Bir programa "konuk olmanın" da ayrı bir "sanat" olduğuna inananlardanım. Zaman zaman bu köşede, ünlülere rehberlik etmesi amacıyla "Bir televizyon programına katılmadan önce dikkat edilmesi gereken hususlar" türünden yazılar kaleme almam da sırf bu yüzdendir. Ekonomik zorunluluklar nedeniyle son zamanlarda prodüksiyon maliyetlerinin en düşük olduğu "konuklu" programların sayısında patlama yaşanıyor. Şöyle kaba bir hesapla, her hafta televizyonlara 200'den fazla "ünlü konuk" gerekiyor. Durum böyle olunca da konuklar, kapanın elinde kalıyor!.. Bu yoğun trafiğe ünlüler de yetişmekte zorlanıyor. Aynı kişiyi, aynı hafta içinde 5 ayrı programda gördüğüm bile oluyor. Son zamanlarda dikkatimi çeken ise ünlülerin, konuk oldukları program hakkında neredeyse hiçbir fikir sahibi olmadan oraya gitmeleri... Türkiye'nin en bilinen talk show programı olan "Beyaz Show"da bile "Fransız Büyükelçisi" gibi oturuyorlar. (Eminim Büyükelçi bile Beyaz Show hakkında onlardan daha fazla bilgi sahibidir. Ben sadece "olaya Fransız kalmak" deyiminden hareketle bu benzetmeyi yaptım.) Düşünün, "Beyaz Show"a gelmişler ve "Gaku"yu tanımıyorlar, Japon animatörün haftalardır ne yaptığından habersizler. Ya da izleyicilerin anket yaptığı "key-pet" cihazına "göktaşı" görmüş gibi bakıyorlar. Yani bu sezonun başlamasıyla birlikte, bir buçuk aydır bir kez olsun "Beyaz Show" izlememişler... Yahu sizler, şov dünyasının en ünlü insanlarısınız. Emrinizde pek çok eleman çalıştırıyorsunuz. Programa gelmeden önce, yardımcılarınıza rica etseniz de o şovun birkaç VCD'sini yapımcısından, yönetmeninden aldırıp, şöyle yarım saat göz gezdirseniz olmaz mı? Haydi programın sahibine pek saygı duymuyorsunuz diyelim, -ki Beyaz bunu asla hak etmez- hayranlarınızın sizi o stüdyoda "şaşkın ördek" gibi görmelerinden de mi rahatsız olmuyorsunuz?