Bu konu hakkında çok yazıp, çizdim. Ama Beyaz'ın bu kadar sevilmesinin gerçek nedenini, katıldığı "Var mısın Yok musun?" yarışmasında dikkatlerden kaçan küçük bir jestini yakalayınca, daha iyi anladım. Beyaz, yürüme güçlüğü içindeki minik yavru Tuğba için yarışıyordu. Stüdyodaki yarışmacılardan biri hediye olarak Beyaz'a bir tabak meyve getirip, elleriyle yedirdi. Beyaz tabaktan birkaç kiraz aldı ve hemen minik Tuğba'nın yanına gidip, ona verdi. Bir tarafta yarışma heyecanı, diğer tarafta birbirini kovalayan sürprizler, aksiyonlar... Bu hengamede bir çocuğun canının kiraz çekebileceğini düşünmek için "bembeyaz" bir yüreğe ihtiyaç var. Zaten o da bizim Beyaz'da var... Bu arada programını "hayrat" gibi kullanıp, ciğeri yananlara su dağıtarak, iki sezondur yardımlaşmanın erdemini hepimize defalarca hatırlatan Acun Ilıcalı'ya da binlerce kez helâl olsun... Beyaz'ın programda anlattığı "küvet anısı" ise hem güldürdü hem de yüreklere işledi. Bizim Beyaz, kazanlı, kurnalı banyolarda büyümüş. Hep bir küvetin içinde, köpükler arasında banyo yapmayı hayal etmiş. Kazandığı ilk büyük paranın yarısıyla Mecidiyeköy'de bulduğu ilk dubleks daireyi satın almış. Dairenin her iki katında da küvet bulunuyormuş. Annesini, "Sana bir arkadaşımın evini göstereceğim" diye eve götürmüş. Annesi içeriye girer girmez, "Gözü kör olasıcalar nerelerde yaşıyorlar" demiş. Sonra anne sürprizi öğrenince birbirlerine sarılıp, ağlamışlar. Ama Beyaz bir süre küvete girmemiş. Ellerini yıkarken, yan gözle küvete bakıp, "Bugüne kadar sen beni içine almadın, şimdi de ben girmiyorum kardeşim" diye direnmiş. Stüdyodakileri kahkahaya boğan bu anı nedense benim gözlerimi yaşarttı. Yaşlanıyor muyum ne?..