Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

İstanbul'da Formula 1 eziyeti

Formula 1'i her yıl televizyondan izliyordum. Malum, yayını kritik edebilmek için... Ama bu kez yerinde izlemeye karar verdim. Hani belki seneye İstanbul'u yarış takviminden çıkarırlar, şehrimde şöyle dünya gözüyle bir Formula izleyeyim dedim. Demez olaydım... Az sonra anlatacaklarımda zerre kadar abartı yoktur. Zaten yanımda yeğenim olmasa, gördüklerimin bir kabustan ibaret olduğunu sanacaktım...

BİR KİLOMETRELİK KOŞU
Efendim, makul bir saatte otomobilimle İstanbulpark'a giriş yaptım. Gayrettepe'den Kurtköy'e yarım saatte geldim ama giriş kapısından otoparka ulaşmam bir yarım saat daha sürdü. İki aşamada otomobili aradılar. Güvenlik için bu gerekliydi. Hiç itiraz etmedim. İtirazım; ikinci görevlinin bagaj kapağını içeriye doğru açma girişimine idi. Öyle bir vurdu ki kapağı, aracımın iç lambası devamlı olarak yanmaya başladı. "Fesuphanallah" çekip, otoparkı aramaya koyulduk. Elimizdeki bileti görevlilere göstermemize rağmen bize sürekli olarak "İleriye, ileriye" işareti yapıyorlardı. Yerimiz ana tribünde olmasına rağmen, bizi yaklaşık bir kilometre ötedeki açık tribün otoparkına yönlendirdiler. Otopark dediğime bakmayın. Tarladan başka bir şey değil... (Zaten dönüşte aracımızı bulmakta güçlük çektik. Çünkü üzeri kahverengi toprakla kaplanmıştı) Ters istikametteki o bir kilometreyi 32 derece sıcakta koşar adım yürüyerek, soluk soluğa kendimizi tribüne attık. Elimizde bilet, bir oraya bir buraya bakındık. Beyaz tişörtlü, yaka kartlı, kırmızı şapkalı sözde görevlilere sorduk, bilmediklerini söylediler. Araya araya yerimizi bulduğumuzda starta 5 dakika kalmıştı. Ne etrafı gezebildik, ne standlardan alışveriş edebildik...

SU ALMAK 15 DAKİKA
Ben en azından girişte kulaklık satılacağını (ücretsiz verilmesinden vazgeçtim) ummuştum. Nerdeee? Bir uçağın çıkardığı gürültünün iki misli desibelle 20 metre uzağımızdan geçen otomobillerin gürültüsüne dayanmak imkansızdı. (Kulaklarım hala çınlıyor) Bir ara soğuk bir içecek almak için dışarı çıktım ve tribünde büfe aramaya koyuldum. Anlı şanlı İstanbulpark'ta koca tribün var ama büfesi yok!.. Su içmek için iki kat merdiven iniyor, alanda kurulu alışveriş merkezine gidiyor, kuyrukta bekliyor, bir soğuk meşrubata 10 lira, bir sosisli sandviçe 15 lira ödeyip, yerinize geliyor ve bunun için yarışın 15 dakikasını kaçırıyorsunuz.

HERKES FRANSIZ KALDI
Bizim az da olsa Formula 1 takip etmişliğimiz var. Ama ilk kez bu yarışı izleyenler ya da takımların, pilotların ismini aklında tutamayanlar için yarışı izlemeyi kolaylaştıracak hiçbir bilgi yok. Karşımızdaki dev ekrana TRT'nin yayını veriliyor. Arada stat anonsunda sıralamayı duyurmaya çalışıyorlar. Ama insan o gürültüde yanındakinin konuştuğunu anlamıyor ki, hoparlördekini duysun? Yahu şu ekranın üzerine iri harflerle her beş dakikada bir sıralamayı bindirseniz, millet de kim önde kim geride bilse ne olur yani? Yok, ille de milleti yarışlara Fransız bırakacaklar. Zaten bizim pistte grand prix'in en sıkıcı yarışları koşuluyor. Her yıl yarış nasıl başlarsa öyle bitiyor. Son 5 yılın dördünde sıralama turlarını ilk sırada bitirenin birinci gelmesi de bunu ispatlıyor. Bu yıl da ne mücadele, ne aksiyon, ne heyecan... Yarış sonrası İtalya**1 , İngiliz, İspanyol fanatiklerin suratına bakıyorum. Son derece sıkıldıkları her hallerinden belli... Bana göre zaten bu Formula 1 yarışları Schumacher'in emekli olması ile bitmişti...

FORMULA HATIRASI TAŞ İZLERİ
İstanbulpark'ı terk etmek ise ayrı bir eziyet. Tam ana yola çıkacakken, görevliler bizi arka yola yönlendirdiler. Yaklaşık 2 buçuk kilometre boyunca köy yolu bile diyemeyeceğim, üzeri kaya parçaları ile dolu bir zeminde off-road yapıp, gereksiz yere pistin etrafını dolaşarak, binbir eziyetle otobana çıkabildik. Öndeki araçtan sıçrayan taşların kaportamızda bıraktığı izleri ise ilgililerin kulaklarını çınlatmak amacıyla "Formula 1 Hatırası" olarak yanımızda götürdük!.. Benim asıl merak ettiğim; 5 yıldır bu Formula 1 rezaletini gören, yaşayan ve yazan bir tane gazetecinin olmaması. Yoksa meslektaşlarım yarışları 5 yıldır benim gibi ekrandan mı izliyorlardı? FIA'yı bilmem ama ben İstanbul'u çoktan yarış takvimimden çıkarttım...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA