Şu 'bilgi kirliliği' lafı dilimize fena dolandı. Önce Ergenekon davası ve ardından Amsterdam'daki uçak kazası ile telaffuz etmeye başladık. Sonra BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 yol arkadaşının geçirdiği kaza ile 'bilgi kirliliği' tavan yaptı. Son olarak, seçim gecesi siyasilerin neredeyse saat başı yaptıkları, sonuçlarla ilgili iddialı ama altı boş açıklamalar ile durum iyice komediye dönüştü. "Biz kazandık. Bizim oylarımızı henüz ekranlara yansıtmıyorlar" diye feryat edenler, gece yarısından sonra "Oylarımızı çalıyorlar, elektrikleri kesiyorlar, bilgisayarları bozuyorlar" diye milleti galeyana getirmeye çalıştılar. Bu arada sistemle ilgili eleştiri ve kaygıların haklılık kazandığı anlar da yok değildi. Veri tabanının bir süreliğine çökmesiyle kısa bir panik havası yaşandı. Buna 'elektrikleri kasıtlı olarak kesiyorlar' dedikoduları da eklenince, durum iyice tatsızlaştı. Neyse ki, bilgi kirliliğiyle bulandırılan suda balık avlama hevesi, kritik noktalardaki oy farklarının açılması ve sonuçların netleşmesi ile kursaklarda kaldı. Ve Türkiye bir kez daha 'kaybedenin olmadığı' (!) bir seçimi geride bıraktı. Televizyonlar ise genelde başarılı bir performans ortaya koydular. Metin Akpınar, Yiğit Bulut, Mehmet Barlas ve Yavuz Donat, sözlerine en çok kulak kabarttığım yorumcular oldular. Ekranlarda kullanılan üstün teknoloji de etkileyiciydi. Spikerler; önlerindeki ekrana dokunuyorlar, harita büyüyor, sonra bir kere daha dokunuyorlar, sonuçlar ve grafikler ortaya çıkıyordu. Gelgelelim, aynı dakikalarda 'veri tabanının çöktüğünden' söz ediliyordu. Bu 'topal teknoloji' sadece bize özgüydü... E madem bu kadar siyasete bulaştık, yazının sonuna seçimlerle ilgili özel yorumumuzu da ekleyelim: Benim en çok dikkatimi çeken, partilerin belediye başkanlığı kazandığı illerin kendi renkleriyle boyandığı Türkiye haritası oldu... Gördüm ki memleket, Güneydoğu'su ayrı renk, kıyı şeridi ayrı renk, ortası ayrı renk olmak üzere üç siyasi bölgeye ayrılmış. Bu 'ayrılık', iyiye delalet değil. Siyasetin, bölgesel ve etnik farklılıklar üzerine inşa edilmesi bana göre çok tehlikeli. Bugüne dek hep 'mozaik desenimizle' övünüyorduk. Bu tonları kaybedersek, çok üzülürüz...