Eminim, pek çok kişinin dikkatinden kaçmıştır. Ama benim 50 Sarışın'da gördüğüm iki saniyelik detay, 'televizyon çocuğunun' ne demek olduğunu öyle güzel resmediyordu ki... Yarışmacı Aynur'un askerden izinli gelen kocası stüdyodaydı. Kucağında da dünya şirini 5-6 yaşlarındaki kızı oturuyordu. Mehmet Ali Erbil sözü kocaya verdi. Adam mikrofonu eline aldı ama sesi duyulmuyordu. Çünkü mikrofon kapalıydı. Kucağındaki küçük kızı hemen mikrofona hamle yaptı. Alttaki düğmeyi çıt diye çevirdi ve mikrofonu açtı... Düşünün, 6 yaşındaki kız çocuğu 'stüdyo teknolojisine' babasından çok daha fazla hakim... Nasıl olmasın ki? Kim bilir gün içinde kaç tane stüdyo programı izliyor, orada kaç teyzenin, amcanın canlı yayındaki konuşmasına şahit oluyor. Belli ki içlerinden birini, mikrofonunu alt taraftaki düğmeden açarken izlemiş ve bu görüntüyü belleğine kazımıştı. Helâl olsun vallahi... Ve bir "Helâl olsun" da Rus yarışmacı Renata'ya... Yarışmadaki soru, 'İnönü'nün kabri nerededir?' şeklindeydi. Bir Türk'le evli olan Renata, 7 yarışmacı arasında 'Anıtkabir' diyerek doğru yanıt veren iki kızdan biri oldu. Zira Ankara'ya gittiğinde Anıtkabir'i ziyaret etmişti. Bunu söyleyince hem büyük alkış aldı hem de Mehmet Ali Erbil'in takdirini kazandı. Mehmet Ali daha sonra Renata'ya 'Lenin ve Stalin nerede yatıyor?' diye sordu. Rus kızı Renata "Bilmiyorum" deyince her nedense stüdyodan daha fazla alkış aldı. En büyük falsosu ise Mehmet Ali'nin 'Peki ya Troçki?' sorusuna "O da kim? Yok bizde böyle birisi" şeklindeki yanıtıydı... (Troçki, Rusya'daki ilk işçi hareketini başlatan, Lenin'in ölümünden sonra Stalin'le giriştiği iktidar mücadelesini kaybeden, Kızıl Ordu'nun kurucusu siyasi liderdir.)