Okurlarım bazen duygu ve düşüncelerini öyle etkileyici cümlelerle anlatıyorlar ki, onları kıskanmadan edemiyorum. Okurumuz Rıza Demir'in Canım Ailem dizisiyle ilgili mesajını okuyunca da öyle hissettim. Bakın ne güzel anlatmış duygularını: "Canım Ailem dizisini seyredince inanın, kendimizi, karlı bir havada ahşap bir evin içinde sobanın kenarında kestane patlatıyor gibi hissediyoruz. O kadar güzel bir dizi yapmışlar ve oyuncuları o kadar güzel oynuyor ki, o 1 saatlik zaman nasıl geçiyor, farkına varamıyoruz. Ben reklam aralarında başka kanallara bakar, kısa süreliğine de olsa kanallar arası gezinirdim. Bu dizide öyle bir hale geliyor ki insan, bir saniyesini bile kaçırmayayım diye reklamları bile seyrediyorum. Ve çoğu yeni ürünleri reklamlarda görünce "Aaa bunlar da mı varmış?" diye hayrete düşüyorum. Hele Samim'in balıkçı teknesinde bir sahnesi vardı, 'Ah ciğerim, sabah şöyle bir denizi içime çektim, bütün yorgunluğum gitti' dediği... İnanın, bu sahnede gözlerimi kapadım, (ben Kırıkkale'deyim ama) kendimi bir yıl önce gittiğim Alanya'da otelin balkonunda denizi seyrederken buldum. Ben de onun gibi Kırıkkale'de denizi kokladım, içime çektim. Teşekkür ederim Samim Abi, Meliha Abla, habersizce evimize geldiğiniz ve ailemiz olduğunuz için..." Benim bu hafta Canım Ailem'i izlemek için bir başka "bahanem" oldu. Dizinin kadrosuna 54 model bir Morgan katıldı. Bu köşenin sahibi fakirin, dört tekerlekli hurda merakını artık bilmeyen yok. Demek ki, bundan böyle burnumu ekrana iyice yapıştıracağım. Bu arada Aliço'ya Halim'den daha fena gıcık oldum. O gıcır gıcır arabanın kapısına basarak, aşağı atlamadı mı?...