En yetenekli senaristler biraraya gelse, böylesine dramatik, böylesine duygu yüklü sahneler yazamazdı. atv'deki Zor Karar, perşembe akşamı memlekete lodostan daha çok nem taşıdı... Aycan 11 yaşındayken dört kardeşi ile beraber yetim kalmıştı. Azmedip okumuş, üniversiteye girmişti. Ailesi Malatya'daydı, o Mersin'de yurtta kalıyordu. Babasından kalan 180 liralık malûl maaşıyla geçiniyordu. Hem de yurda, ayda 150 lira vererek... Belki de o yüzden ip gibiydi, ip incecik... Bir çift ayakkabısı vardı. Bir tane de yarışma için almıştı, borçla... Ve cebinde sadece 15 lirası bulunuyordu. Ailesi eğer 50 lira göndermeyi unutursa, Mersin'e bile dönemeyecekti. Rakibi Musa Bey neredeyse yarışmadan çekilecekti. Gözyaşlarını kurularken, "Kazandığımı seninle bölüşeceğim" dedi. Aycan'ın finale kalmasına belki de en çok o sevindi. Sonra da gidip, öz kızının ellerine sıkı sıkı sarıldı. Dünya güzeli, sempatik, güler yüzlü, azim abidesi Aycan'ın, Ahmet Çakar'la diyaloglarından sayfalar dolusu hayat dersi çıktı. Türkiye önce Aycan'ın haline üzüntüden ağladı, sonra da kazandığı 32 bin 400 liraya sevincinden... Ahmet Ağabey'i onu "Mersinli büyüklerine" emanet ederek, uğurladı. Sevgili Aycan, olur ya, eğer Mersin'in ileri gelenleri bir "unutkanlığa" kapılırlarsa, sakın üzülme. Ahmet Ağabey'in ile beraber her zaman buradayım.