Brezilyalı yoksul bir ailenin kızıydı. Yokluk, iliklerine işlemişti. Şimdi ise milyon dolarlarla oynuyor. Acun sağ olsun, milletçe Adriana Lima'yı yakından tanıma imkanı bulduk. Ve onun ekrandaki mütevazı, sempatik, şirin hallerini, sevgi dolu kocaman yüreğini görüp, mutlu olduk. Programın ortasında "Ayaklarım çok acıdı" deyip, ayakkabılarını çıkarttı. Ziyarete gittiği lösemili çocukların hatırını sorarken diz çöktü, dizlerinin üzerinde yürüdü. Bodyguard ordusu istemedi. "Kulisimde havyar ve orkide bulunacak" diye tutturmadı. Tek ricası oldu. Bulunduğu yerde sigara içilmemesi... Yarışmada uğraştı, didindi, kırmızı kutular açıldığında gerçekten çok üzüldü. Ve ÇOKSEV çocuklarına 75 bin lira kazandırıp, yine geldiği gibi usulca ülkesine döndü. Hep söylüyorum. Acun gölge turizm bakanımız oldu. Türkiye adına milyon dolarlarla gerçekleştirilemeyecek tanıtım kampanyasını neredeyse bedavaya getiriyor. Ülkemizden mutlu ayrılan her yıldız, bir diğeri için davetiye yerine geçiyor. Bu arada Adriana'dan bir gün önce "Var mısın Yok musun?"da yarışan Musa'dan söz etmeden geçemeyeceğim. Musa 6 numaralı kutunun hayalini kurmuş. Arkadaşı onun için 6 numaralı kutuyu çekmiş. Kendisinin ve eşinin doğum günleri 6'ncı aya rast geliyor. Yine 6'ncı ayda evlenmişler v.s... Yani kutusuna gitmesi için Allah her türlü işareti koymuş. Ayrıca bankacı Hamdi ve Acun, program tarihinde ilk kez yarışmacıyı kutusuna doğru adeta sürüklüyor. Maksat, bu kadar yaklaşmışken Musa'ya 500 bini vermek ve yarışmanın ivmesini arttırmak. Peki Musa ne yapıyor? Herkes "Kutuna yürü" diye haykırırken, 126 bin liralık teklifi kabul ediyor. Sonra kutusu açılıyor. İçinde ne var dersiniz? Tabii ki 500 bin lira... Bir servet ancak bu kadar "arzuyla" kaybedilir!..