Abbas Güçlü'nün Genç Bakış programına katılmak, giderek daha büyük bir cesaret gerektiriyor. Zira ateşli üniversite öğrencilerinin "imha edici" soru bombardımanı karşısında soğukkanlılığını koruyabilmek için gerçekten de insanda çelik gibi bir sinir olması gerek. E tabii, orası üniversite... Her şeyin özgürce tartışılacağı, fikirlerin çarpıştırılacağı en demokratik platform. Ama bazı genç arkadaşların konuklara karşı saygı sınırlarını aşmaları, hatta zaman zaman kendi aralarında kavgaya varan sevimsiz diyaloglar içine girmeleri hem Abbas Güçlü'ye hem de konuklarına zor anlar yaşatıyor. Geçen hafta Yıldız Teknik Üniversitesi'nde gerçekleştirilen programın konuğu Mehmet Ali Birand'dı. AB'nin en ateşli savunucusu Birand, öğrencilerin bu konudaki soru ve eleştiri salvosunu ustaca savuşturmasını bildi. Sinirlendi ama yutkundu. Eminim o sırada içinden 10'a kadar sayıp, derin derin nefes alıyordu. En saldırgan soruları bile "Evladım, bak şimdi..." diye başlayan babacan tavrıyla yanıtlayıp, taarruzları sempatiye dönüştürmesini bildi. Birand, programda meslek hayatnın en korktuğu anını da anlattı: "Saddam ile röportaj yaparken, 'Kuveyt'e neden girdiniz?' diye sordum. '10 dakikadır anlatıyorum anlamadın mı?' deyip, üzerime yürüdü..." Ama programın yıldızı, Kanal D Ana Haber Ankara Temsilcisi Erhan Karadağ idi. Erhan canlı yayında öyle bir Mehmet Ali Birand portresi çizdi ki, hem salondakileri hem de ekran başındakileri kahkahaya boğdu. Birand'ın her akşam kendisini "sıkıştırmasının" intikamını tatlı tatlı aldı. Hele, "Birand bana her bağlantıda farklı isimle hitap eder. Bir Erdem der, bir Erdoğan... Bazen yerel unvanlar da verir. Bana Ankara Muhtarı lâkabını taktı. Artık Ankara'da beni herkes bu isimle çağırıyor..." Programın en keyifli bölümü ise Ali Kırca'dan Can Dündar'a, Cüneyt Özdemir'den Çiğdem Anad'a, "Mehmet Ali Birand tedrisatından geçen" habercilerin "çaylak" oldukları dönemdeki acemi halleriydi. Stand-up tadındaki bu görüntülere gecenin iki buçuğunda kahkahalarla güldüm...