Eminim bugün pek çok gazetede Fenerbahçe- D.Kiev maçının spikeri Ertem Şener için ağır eleştiri yazıları çıkacaktır. Bunda, alınan kötü sonucun da etkisi olduğunu düşünüyorum. Hele maç sonunda spor yazarı Uğur Meleke ile Ertem Şener'in Aziz Yıldırım hakkında yaptıkları yorumlara Fenerbahçeli yönetici Mahmut Uslu'nun canlı yayında tepki koymasıyla eleştirilerin dozunun iyice artacağını tahmin ediyorum. Benim yazacaklarım ise Ertem Şener'in spikerlik performansı ile ilgili... Kim ne derse desin, ben Ertem'in anlatıcılığını beğenirim. Çünkü futbolun görsel olduğu kadar "işitsel" bir cazibeye de ihtiyaç duyduğuna inanırım. Bu nedenle kuru anlatımlar yerine karşılaşmaya renk getiren, spikerin "üslubunu" ortaya koyan, yaratıcı ve renkli anlatımları daima tercih ederim. Müsabakaların anlatımına tavırlarıyla "imza atan" Eşref Şefik, Halit Kıvanç, Orhan Ayhan ve hatta Ümit Aktan'ın üslubunu ise listenin en başına koyarım. Yeter ki, fanteziler maçın önüne geçmesin, espriler zekice olsun ve benzetmeler edebi değer taşısın Bana göre Ertem Şener bu tatsız tuzsuz maça büyük renk getirdi. Maçın girizgahında bir futbol karşılaşmasını değil de sanki Yüzüklerin Efendisi filmini betimler gibiydi. Ne yazık ki öykü, efsane filme değil de Titanic'e benzer bir sonla noktalandı. Ertem'in bir tek, maç 0-0 devam ederken söylediği şu cümlesine anlam veremedim: "Aziz Yıldırım takımından gol değil, galibiyet bekliyor!.." Ne demekse?.. İşte "Ertem Şener usulü" maç anlatımından not defterime düşenler:
* "Haydi Fenerbahçe, bayram harçlığımız üç puan olsun..."
* "İyi ki Edu'nun sakatlığı geçti de aramızda..." (Ertem maça öyle kaptırmış ki, kendini sahada hissediyor)
* "Şu ana kadar oyun kurmuyoruz, oyun bozuyoruz. Oyunbozan durumunda Fenerbahçe..."
* "Bir an yüreğimiz göğüs kafesimizde takla attı..." (Kaleci Volkan'ın ıskaladığı toptan sonra)
* "Bayram şekerini açtık, artık ağzımıza götürüyoruz birazdan..." (Alex'in rakip kalede tehlike yaratan pozisyonundan sonra)
* "Şans melekleri Dinamo Kiev kalesinde bekliyor..." (Fenerbahçe'nin müthiş karambolden yararlanamadığı dakikada)
* "Bir anda yüreğimizi karıncalandıran bir pozisyon oldu bu. Bir bıçak gibi kalbimize saplanacaktı az daha..." (Rakibin avuta giden tehlikeli şutunun ardından)