BUGÜN Barış Akarsu'nun ölüm yıldönümü... Yine klavye başında her kelime, bileklerime kelepçe... Yine her sözcük boğazıma düğüm... Yazılacak, söylenecek şey çok da, bir yıkılırsa bu baraj, ortalığı sel götürecek, ondan korkarım... Bugün Barış'ın mezarı başında dualar göğe yükselecek. Yarın "ıslak şehir" Amasra'nın meydanında heykeli açılacak. Trafik canavarı izin verirse eğer, ben de açılışta olacağım. Bunu söyletenin ne olduğunu iyi biliyorsunuz. Barış'ın heykelini yapan sanatçı Tankut Öktem, daha eserini tamamlayamadan trafik terörüne kurban gitmişti. O yüzden... Neyse, bugün ağıt günü değil. Zira Barış, arkasından ağıt yakılmasını değil, yüreğinden taşan o sevginin paylaşılmasını, gözlerinden saçılan ışığın bölüşülmesini, Amasra sahillerinde ateş yakılıp, gitar eşliğinde şarkılarının söylenmesini isterdi... Biz de öyle yapacağız. Sevenleri "Ne olur ıslak ıslak bakma öyle" diye haykırırken, bu kez Amasra'nın kumsallarını ıslatan, dalgalar olmayacak... Rahat uyu kardeşim. Bulutların üzerinde koşarken, yıldızlardan yakamozlara düşürdüğün ışığın hiç sönmeyecek...