TÜRKÜCÜ Ceylan'ı son olarak Seda Sayan'ın sabah programında izledim. Pullupayetli bir mini elbise giymişti. Altında Çizmeli Kedi modeli denilen ve dizin üstüne kadar uzanan son derece seksi süet çizmelerden vardı. Saçları sapsarı, bukle bukle omuzlarına dökülüyordu. Yemyeşil göz makyajı ile birazdan Victoria Secret defilesine katılacak gibi duruyordu. Aklıma Ceylan'ın "Küçük Ceylan" olarak müzik piyasası ile ilk tanıştığı yıllar geldi. Küçücük, kara-kuru bir kızcağızdı. Acılı ilişkilerinin ardından kendini usta estetik cerrahlarının kıvrak neşter darbelerine teslim etmiş, adeta yeniden imal edilmişti. "İyi de, ne var bunda?" diyeceksiniz. Ben de tam oraya gelecektim. Ceylan, Vanity Fair dergisinin kapağından fırlamış hissi uyandıran bu son derece frapan haliyle Güneydoğu'nun o iç burkan, hüzünlü ağıtlarını, duygulu türkülerini söylüyordu. Ayrıca "Çizmeli Kedi" bacaklarıyla, yöreye özgü folklor figürlerini sergilemeye çalışıyor, bir yandan da elbisesiyle takım, simli mendilini sallayıp, duruyordu. Bu arada türkülerinin arasına Kürtçe ilaveler yapmayı da ihmal etmiyordu. Görüntü bana biraz "karışık" geldi. "Bu saatten sonra tekrar eski görüntüsüne dönmesi zor. Bari müzik kulvarını değiştirip, pop filan söylesin" diye geçirdim içimden...