Beklerdim ki, Hrant Dink'in cenaze törenini dakikalarca naklen yayınlayan büyük televizyon kanallarımız son İstiklal Savaşı gazisi Yakup dedemizin cenaze töreni için de Eskişehir'e naklen yayın araçları göndersin... İsterdim ki, tıpkı Fransa'nın son gazisine yaptığı gibi cenaze kortejinin en önünde Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan yürüsün... Dilerdim ki, "Cumhuriyeti bizim partimiz kurdu" diye övünen CHP'nin bir tanecik milletvekili, Atatürk'ün son askerine saygı duruşu için orada bulunsun... Ve beklerdim ki perşembe günü benim gazetemin de birinci sayfasında Yakup Satar'ın cenaze töreni haberi yer alsın... Ama olmadı. Çünkü "gündem" (!) yoğundu... İstiklal Savaşı madalyalarının internette satışa çıktığı günlerde Yakup Satar Dede zaten çok önceden "satışa" çıkmıştı da haberi yoktu... Nasıl mı? Anlatayım: Ünlü yönetmen Nesli Çölgeçen'in 20 yıllık bir hayali vardı. Hayatta kalan son İstiklal Savaşı gazilerini bir araya toplayıp, onların belgeselini çekmek. Çölgeçen'in harekete geçtiği günlerde 7 gazi hayatta kalmıştı. Ünlü yönetmen, Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan maddi destek için başvurusuna yanıt alana kadar 4 gazi daha hayata gözlerini yumdu. Sonunda projesini hayata geçirmesi için bekleyecek zaman olmadığını fark eden Çölgeçen, kamerasını alarak yollara düştü. Çorumlu Ömer Küyük (106), Eskişehirli Yakup Satar (111) ve Konyalı Veysel Turan (105) henüz hayattayken... İstiklal Savaşı'nın bu üç gazisi ile günler süren röportajlar yapan ve bunları sinema tadında bir yapıma dönüştüren Nesli Çölgeçen, daha sonra aylarca bu belgeseli yayınlayacak televizyon kanalı ve belgeselin sinemalara dağıtımını üstlenecek sponsor aradı. O dönem Son Çılgın Türkler'in ölümsüzleştirilmesi için gösterilen bu çabaya destek veren ve sponsorlara harekete geçmeleri için çağrıda bulunanlar arasında Yakından Kumanda da vardı. Zira Çölgeçen'in "Ağustos Gazileri" ortada kalmıştı... Gelecek yıl, ANZAC'ların torunları binlerce kilometre öteden gelip, atalarının mezarı başında selama dururken, benim gözlerimden yine sicim gibi yaşlar inecek. Ama bu kez gururdan değil. Utançtan...