HABERTÜRK'ün son dönemdeki en fazla ses getiren yapımlarından biri "Çekmesene Kardeşim" adlı belgesel programı oldu. Eski ve yeni magazin gazetecileri ile günümüzün sanatçılarının "magazin haberciliği" üzerine söyledikleri her cümle ilgi çekiciydi. Peki "Çekmesene kardeşim" lafı neden ünlülerin diline dolandı? Son günlerde izlediğim magazin programlarında, ünlüleri "taciz" sınırlarına dayanan bir medya kuşatması altında "inim inim inlerken" görüyorum. Tabii ki Teoman gibi işi şiddete vardıran ünlüleri savunacak halim yok. Ama bazılarının gördüğü eziyet giderek daha fazla içimi acıtmaya başladı. Geçenlerde bir ünlüyü, sevgilisiyle yemek yerken dışarıdan görüntülemeye çalışıyorlardı. Adam, kameraları fark edince panikleyip, masadan kalktı ve kapalı cam kapıyı fark etmeyerek tüm hızıyla kafasını vurdu. Bir başkası, gece kulübünün çıkışında gözüne sokulan kamera ışıkları nedeniyle omuzunu kapıya vurdu. Bir diğeri ise paparazzi kuşatmasını yarmaya çalışırken başını bir kamyonetin aynasına çarptı. Telaşla otomobilini arayıp, bulamayanlar, can havliyle bir taksinin şoför mahallinin kapısını açmaya kalkanlar, kameralardan kaçmak için kendini caddedeki trafiğin ortasına atanlar, önünü göremeyip, kaldırıma takılarak düşenler... Otomobille arkasına takılan paparazzi tayfasını atlatmak için kaldırımların üzerine çıkan, direklerin arasında slalom yapanlar... Otomobil kullanırken, gözünün içine kamera ışığı sokulduğu için önündeki araca toslayanlar... Herkes işini yapacak, ekmeğini yiyecek tabii... Gecenin ayazında, bar kapılarında, sırtlarında 15 kiloluk kamerayla saatler boyu titreyerek bekleyen meslektaşlarıma acımıyor muyum sanıyorsunuz? Ama artık bu işleri bir yola yordama sokma zamanı geldi. Yoksa yerli Leydi Diana vakaları kapıda... Demedi, demeyin...