Yine O'nu yazacağım. Garip bir duygu... Sanki yaşıyormuş da ben, yazmaktan vazgeçtiğim gün gerçekten bu dünyadan ayrılacakmış gibi hissediyorum. İsmini ne kadar anarsam, ruhu o kadar soluk alıp-verecekmiş gibi geliyor. Barış'ın hayranları da mesaj yağdırıyorlar. "Ne olur onunla ilgili yazmaktan vazgeçmeyin Yüksel Bey. Çünkü bu dünyada onu en iyi anlayan ve anlatan insanlardan birisiniz" diye adeta yalvarıyorlar. Ama daha önce de dediğim gibi, yanlış anlaşılmaktan kaygılıyım. Malum, onun acısından reyting ve tiraj damıtmaya çalışan öyle çok insan var ki... Hayranları, onun hazırlık yaptığı üçüncü albümünün piyasaya çıkıp, çıkmayacağını, eski şarkılarından bir albüm ya da Akademi Türkiye'deki görüntülerinden bir DVD yapılıp, yapılmayacağını soruyorlar. Ne yazık ki, üçüncü albüm henüz kayıt aşamasına gelmeden Barış aramızdan ayrıldı. Yani yeni albüm için stüdyoda seslendirilen bir tek şarkı bile yok. DVD için de ilgili kuruluşlar arasında bir mutabakat sağlanmış değil. Ama Barış'ın stüdyoya girip, söylediği son bir şarkısı var ki, benim gönlüm onun yok olmasına razı değil. Barış, Ezgi'nin Günlüğü grubunun 25. yılı nedeniyle yapılan bir özel albüm için stüdyoya girip "Leyla"yı okumuş. Hem de ne okumak... Henüz dinleme imkanım olmadı ama kaydı dinleyenler anlata anlata bitiremiyorlar. Ezgi'nin Günlüğü'nün bu tribute albümü için stüdyoya giren ünlüler arasındaki tek "yeni nesil" şarkıcı ise Barış Akarsu imiş... Ancak Ezgi'nin Günlüğü, Leyla'yı albüme dahil edip, etmemek konusunda tereddütlü. Onların da endişesi, "Barış'ın hatırasını kullanıyormuş" gibi algılanmak... Bu yazıyı, onları cesaretlendirmek ve Barış hayranlarının "dinmeyen arzusunu" gerçekleştirebilmek adına yazıyorum. Sevgili müzisyen dostlar, korkmayın, samimiyetinizden kimse şüphe duymayacaktır. Lütfen Barış'ın "Leyla"sını yetim bırakmayın...