FOX TV'nin dizisi Tutsak'ı, oyuncuları ve çekim ekibi ile beraber izledim. Yanımda rahmetli Kemal Sunal'ın eşi Gül Hanım, karşımda kızı Ezo ve oğlu Ali vardı. Dizi boyunca anne-kız karşılıklı gözyaşlarını silip, durdular. Nasıl ağmasınlar ki? Kemal Ağabey ile Gül Hanım'ın sanat bahçesine diktikleri fidanlar birer birer meyve vermekte. Topraklarına düşecek her damla, onları biraz daha olgunlaştıracak... O geceyi uzaklarda bir yerlerden buğulu gözlerle izlediğine inandığım Kemal Sunal ile değerli eşi Gül Sunal çocuklarıyla ne kadar övünse azdır. Hem eğitimliler, hem yetenekliler, hem aile mirasını (sanattan söz ediyorum) en iyi şekilde korumak için hevesliler hem de terbiyeliler. Bu dizi sağanağında Tutsak tutar mı tutmaz mı, bilemem ama ekranların Ezo adıyla yeni bir lezzet kazandığından adım gibi eminim. Ezo Sunal, işin başında en zor rolü kabul ederek zaten büyük bir yüreklilik gösterdi. Ekrandaki halini görünce bu seçimin sadece bir "cesaret gösterisinden" ibaret olmadığını anladım. Ezo, ekranda kendisini izlerken ağlıyordu. Her sahneyi nasıl duyarak oynadığı belliydi. Nasıl olmasın ki? İlk bölümde bir trafik kazasında kaybettiği babasının ismi Kemal'di... Diziye gelince: Yönetmen Yasemin Türkmenli, Candan Öte ile doruğa çıkarttığı kendine has stilini Tutsak ile biraz daha katmerlemiş. Ama keşke diziyi 90 dakikaya yayacağına şöyle 60-70 dakikada toparlasaymış. Zira bu kadar uzun bir dizi bölümünde tempoyu korumayı Scorsese bile beceremez. Uğur Polat ile Hülya Darcan'ın ekrandaki oyunculuk düellosunu ise "dört köşe olarak" izledim. Her ikisini de helâl olsun. Ancak dizide havaya uçmak üzere olan aracın içinden kaçırılan Elif'in nasıl olup da, polis tarafından yapılan kriminal incelemede izine rastlanmamasına rağmen "ölü" sayıldığına aklım ermedi. Bir de benzin deposu tutuşarak havaya uçan Mercedes sahnesini biraz abartılı buldum. Mübareğin benzin deposu patlamadı da sanki Irak'ta pazar yerine dalan bomba yüklü araç gibi infilak etti. Arabaya jet yakıtı mı koymuşlar ne?..