Eğer hala iletişim fakülteleri, sosyologlar, psikologlar Show TV'deki "Gelinim Olur musun?" yarışmasını bir araştırma tezi haline getirmedilerse, çok şaşarım. Zira durum tam bir vak'a haline geldi. Bugün burada etikten, yayıncılık sorumluluğundan söz etmeyeceğim. Olayı tamamen bir "televizyonculuk hadisesi" olarak yorumlayacağım. Peşin peşin söyleyeyim: Eğer program reyting listelerinin tepesine kurulmuşsa, tüm köşe yazarları bundan söz ediyorsa, ana haber bültenlerinde yarışma evine canlı bağlantılar yapılıyorsa, ortada bir "televizyonculuk başarısı" olduğu tartışılmaz. Tekrar ediyorum, etik tartışmalar bu yazının konusu değildir.
YENİ AŞK HİKAYESİ
Peki "Gelinim Olur musun?" nasıl oldu da bir fenomen haline geldi? Bunun yanıtı son programda gizliydi. Pazartesi gecesi, izlerken gözlerime inanamadım. O herkesin nefret ettiği kaynana adayı Semra Hanım, eski eşi Hamit Türk'e sarıldığında herkes ağlıyordu. Sonra olaya oğulları Ata da katıldı. Yıllardır ayrı düşen çekirdek aile yeniden bir araya geliyordu. Hamit Bey, yeniden evlenmek için Semra Hanım'a iltifatlar ediyor, Semra Hanım nazlanıyor ama kapıyı da aralık tutuyordu. Ata, "Yıllardır öğretmenlerimden başka kimse bana sarılmadı" deyip, babasıyla kucaklaşırken, sarsıla sarsıla ağlıyordu. Tabii ekran başındaki milyonlarla birlikte...
BESTE BİLE YAPILDI
Heyecan vardı, aksiyon vardı, duygusallık had safhadaydı. "Hikaye mutlu sonla mı bitecek?" merakı üst sevideydi. Yarışma değil, sanki senaryosu özenle yazılmış, karakterleri titizlikle seçilmiş bir dizi filmdi. Hatta özgün müzik bile eksik bırakılmamış, Rıza Esendemir adlı DJ'in evdeki konuşmalardan derlediği müthiş bir remix yapılıp, servise konulmuştu. Dedim ya, her şey inanılmazdı. Gelin ve damat adaylarından "iş çıkmayınca", yarışmanın starı Semra Hanım eski eşi ile yeniden evlendirilmeye çalışılıyordu. Çaparideki eksik olta olan "kayınpeder" bölümü de tamamlanmış, ekran başındaki orta ve üzeri yaşta erkekler de avlanacak sürünün içine katılmıştı!
MÜKEMMEL BİR EKİP
Sunucu Ebru Akel'in performansı muhteşemdi. Sanki bu yarışmayı sunmak için yaratılmıştı. Bu tür yarışmaların kurgusunu çok iyi yapan deneyimli yapımcılar Levent Altınay ve Pelin Akat ise Tülin- Caner ikilisinden sonra yeni bir fenomen yaratmışlardı. Televizyon okyanusunda amaçsızca dolaşan "ortalama" televizyon izleyicileri için böylesine iştah açıcı oltalara hamle etmemek olur muydu? S Yapım'ın denize sallandırdığı çapari oltası, bir kez daha balıkla dolmuştu!.. Av bereketliydi...