Sevinçli Haller
Atv'nin yeni dönemdeki iddialı sit-com'u "Sevinçli Haller" nihayet görücüye çıktı. Adetimdir, ilk bölüme bakıp "kesin eleştiri" yapmam. Çünkü bilirim ki, ne kadar özenilirse özenilsin, ilk bölümler hep "en kötüsü" olur. Çünkü bir yandan karakterleri izleyiciye doğru algılatma kaygısı, öte yandan betimleme yaparken tempoyu düşürme korkusu ekibi fena halde strese sokar. Buna rağmen "Sevinçli Haller" bu ilk fırtınayı fazla hasar almadan atlattı. Bence dizinin en büyük handikapı, BKM oyuncularının bazı rolleri "üniforma" haline getirmeleri. Demet Akbağ ve Tolga Çevik sanki "kaldıkları yerden devam ediyormuş" gibiler. Dizide heyecan ve espri dozunun yeni bölümlerle birlikte artacağına inanıyorum. Artacağına inandığım bir başka olay ise "tencere yemekleri"... Daha şimdiden pek çok ev kadını "tencere yemeği" yapıp, çalışan hemcinslerine satmak için teşkilat oluşturmaya başlamış bile...
AKŞAM YILDIZI
YAZ başında atv'nin Genel Yayın Yönetmeni Melis Civelek Top, bana yeni dönemde diğer kanallardan transfer edilen programları sıralarken, "Benim favorim Akşam Yıldızı. Bu programın tutacağından adım gibi eminim" demiştim. Nitekim atv tenceresinde mayası tutan ilk program "Akşam Yıldızı" oldu. Dost Elver sanki bu programı sunmak için yaratılmış. Konsepti, üzerine adeta bir elbise gibi giymiş. Evrim Akın ilk sunuculuk deneyimi olmasına rağmen son derece rahat ve sevimli. Yarışmanın temposu bir saniye bile düşmüyor. Tabii bunda isabetli konuk seçiminin de büyük rolü var. Doğaçlama yeteneği olan, zeki, esprili, oyunculuk altyapısı bulunan konuklar, programın hem dinamizmini hem de neşe katsayısını arttırıyorlar. Bu arada ünlülerin iki saatliğine bile olsa "çocuk hallerini" görmek, izleyici açısından son derece eğlenceli bir durum. Koca koca adamların, kadınların mızıkçılık yaptığını, şımardığını görmek doğrusu çok keyifli. Acaba bu neşeli program "haftada bir" sınırlamasıyla harcanıyor mu?
KADINCA ÇARKIFELEK
Atv'de "kadın tonları" giderek ağırlığını arttırıyor. Sonunda 10 yıllık "Çarkıfelek"in "feminist versiyonu" da atv ekranlarına nasip oldu! Emel öyle heyecanlıydı ki, kimi konuşmaları adeta şuursuzdu. Örneğin açılış konuşmasında bir gece önce süet ayakkabılarının ayağında bıraktığı izlerle nasıl uğraştığını anlattı. Sonra da kendi kendine sordu: "İyi de ben bunu şimdi niye anlattım?" Deniz Seki ise programın "denge unsuru" olarak "ortalığı derleyip toplamakla" görevli gibiydi. "Emel'ce"nin TRT-1 dönemindeki neşe kaynağı Kamil Bey ise yine o kendine özgü sakar, sarsak ve "süzme" saf halleriyle programın en büyük neşe kaynağı olacağa benziyor. (Eh, yarışmanın ismi "Kadınca Çarkıfelek" olursa hostesi de badem bıyıklı Kamil olur) Bir gün önce neşeli kişiliğiyle "Akşam Yıldızı"nı adeta birbirine katan konuk Nilgün Belgün, "Kadınca Çarkıfelek"in de enerji türbini gibiydi. Konuklu programların "reyting sigortası" Mahmut Tuncer de ilk programın "garanti sertifikası" olarak ihmal edilmemişti! Ama yıllardır "Çarkıfelek" i Ana Haber öncesi ya da sonrasında izlemeye alışmış seyirciler için bu yeni saat "jetlag etkisi" yaratır mı acaba? Onu zaman ve reyting listeleri gösterecek.
TULÜHAN'LA HER SABAH
TGRT'nin sabah kuşağındaki iddialı programı "Tulühan'la Her Sabah"ın rakiplerinden önce, saat 10.00'da start alması avantaj. Dekor mükemmel, insanda ferahlık hissi yaratıyor. Ama keşke ilk program için gelen koca çelenkleri arkaya koymasalardı. Canım dekorun önünde bu düzenleme "düğün salonu" görüntüsü yarattı. Tulühan Tekelioğlu gazetecilik deneyimini kullanarak çok doğru ve konuyu derinlemesine ortaya koyacak sorular soruyor. Gündemin peşinde koşmayan ama aktüalitenin de uzağına savrulmayan dengeli bir konu ve konuk seçimi var. Program "bilgi" içeren, haberci ve eleştirel kimliğiyle diğerlerinden ayrılıyor.