Geçtiğimiz günlerde bir gazetenin ekonomi sayfasında yayıncı kuruluşun maç yayınlarından büyük karlar etmek yerine önemli ölçüde zarara uğradığını ifade eden bir haber yayınlandı. Demek ki maç ihalesini almak, göründüğü kadar karlı bir yatırım değil. Şimdi gözler yeni ihaleye çevrildi. Bu ihaleye Lig TV'nin yanı sıra Free TV ve TRT'nin de katılması bekleniyor. Telekom ve TMSF'nin (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) elinde bulunan Cine 5'in de "konsorsiyum ortağı" olmak için gönüllü olduğu biliniyor. Büyük bir olasılıkla TRT ihaleye bu iki kuruluşu da yanına alarak katılacak. Zira Telekom ve Cine 5'in teknik altyapısına TRT'nin şiddetle ihtiyacı var. Futbol Federasyonu ise 700 milyon doları aşması beklenen naklen yayın ihalesini 1 Temmuz'a kadar açmak için hazırlıklarını tamamladı. Peki TRT eğer ihaleyi kazanırsa ne olacak? TRT'nin mevcut yapısındaki en büyük şikayet, "bürokratik çarkların hızlı işlememesi" ve kurumu daha rasyonel bir ticari yapıya kavuşturacak yapısal değişikliklerin zamanında hayata geçirilememesi. Eğer naklen yayın ihalesi TRT'de kalırsa, bu ağır işleyiş, kurumu büyük bir zarara uğratabilir. Zira maçların yayını kadar "pazarlaması" da ayrı bir deneyim ve uzmanlık konusu. TRT daha Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası gibi milyonları ekran başına bağlayan yayınlarına bile "kendisini kurtaracak kadar" reklamı alamazken, 1 milyar dolara yaklaşan bir yatırımın altından nasıl kalkacak? Şifreli maç yayını için önce decoderlerin pazarlanması, bunun için etkin kampanyaların, promosyon faaliyetlerinin ve paket programların organize edilmesi gerekiyor. Sonra da reklam getirecek ve mali yükü hafifletecek etkin bir medya pazarlama organizasyonuna ihtiyaç olacak. Peki TRT'nin bu "ağır ağabey" yapısı, bütün bunların doğru ve zamanında gerçekleştirilmesine elverecek mi? Tamam, kabul ediyorum, TRT hizmet amaçlı bir kamu kuruluşudur. Kardan önce "hizmeti" düşünmelidir. Ama TRT'miz "sağılacak inek" de değildir! Umarım ihaleye "gözü kapalı" dalmadan önce bu hesapları iyi yaparlar.