Ben "32. Gün"le büyüdüm. TRT döneminden bu yana "32. Gün" dünyaya açılan pencerem oldu. Mehmet Ali Birand ve genç ekibi, ülkemizde haber/belgesel programlarının öncüsüydü. Ortadoğu'da neler olup bittiğini, SSCB'nin dağılma sürecinin ardında yaşananları, Berlin Duvarı'nın yıkılışının ardından kurulan yeni dünya düzenini, Yaser Arafat'ın bilinmeyen yönlerini, Kıbrıs'ı ve AB'ye üyelik sürecimizi "herkesin anlayabileceği şekilde" anlatan, ukalalık etmeden "bilgi veren" 32. Gün'dü...
Mehmet Ali Birand'ın "okulundan" yetişenler, şimdi farklı ekranlarda ve sütunlarda habercilik serüvenlerini sürdürüyorlar. Can Dündar, Mithat Bereket, Cüneyt Özdemir, Cenk Başlamışlı ve diğerleri... Mehmet Ali Birand'ın içindeki "habercilik ateşi" ise asla külleneceğe benzemiyor. Birand, son olarak doğalgazın müthiş serüvenini bizlere anlatmak için ta Sibirya'ya gitti. Eksi 50 derecede morarmış burnunu saklamaya çalışıp, ellerini ovuştururken, genç bir muhabirin heyecanıyla anlatıyor, anlatıyordu... Meğer Rusya 150 bin kilometrelik bir doğalgaz ağına hükmetmeye çalışıyormuş. Sibirya'nın ıssızlıklarında doğalgaz için koca koca şehirler kurulmuş. Buradaki ailelerin çocukları "yaz mevsimini de yaşayabilsinler" diye onlara tropikal tarzda dekore edilen akvaryumlu oyun odaları hazırlanmış. Pompalama sisteminin kumanda merkezi, dünyadaki iklim değişikliklerine göre pompalama hızını ayarlıyormuş. Ve Sibirya'da bile Tarkan kaseti satılıyormuş... Bunların hepsi ayrı birer "haber"di. Bu nedenle CNN Türk'teki programı büyük bir ilgiyle izledim. İzlerken de, içindeki o genç, heyecanlı muhabiri asla büyütmeyen, onu plazaların gri odalarına hapsetmeyen Mehmet Ali Birand'ı alkışladım. Birand, ekranda içinden geldiği gibi konuşur, son derece doğaldır. Bu doğallığı bazen bizim "Gaf Kürsüsü" ne malzeme de sağlar. Kimi zaman Mehmet Ali Ağabey arayıp, "sitemlerini" bildirir. Ama bunu o kadar nazik, o kadar hassas bir şekilde yapar ki, insan övülüyor mu, dövülüyor mu anlayamaz!.. Bu belgeselde de Birand'ın ilginç sözleri vardı. "Gaz yürümez ki, itilir, pompalanır" dedi. Soğuğu anlatırken "Buradaki çocukların hepsi sadece don görüyorlar" deyiverdi. Ve "Gaf Kürsüsü"ne koymaya bile kıyamadığım şu sözü söyledi: "Bu şehirdeki 80 bin kişinin hepsi gaz çıkarmak için uğraşıyor!.." İyi ki varsın Mehmet Ali Ağabey...