Suriye'de iç savaş başladığından beri, bunun çok daha geniş bir çatışmanın görünen yüzü olduğu anlaşılıyordu. Giderek daha büyüyen bu çatışma alanı, son olarak Gazze'yi de kanlı ve acımasız bir saldırıyla karşı karşıya bıraktı.
Suriye'de savaşan asıl gücün İran olduğunu, Orta Doğu'da bugün İran'ın başını çektiği bir cephe bulunduğunu, çok ciddi bir genel çatışmaya herkesin değişik derecede taraf olduğunu geçmiş yazılarımda belirttim.
Bu genel savaşta, Suriye ve İran'ın en kolay istikrarsızlaştıracağı iki zayıf halka bulunuyor. Biri Lübnan, diğeri de Gazze şeridi ve Filistin… Lübnan'da iktidar, İran'a yakın bir koalisyondan oluşuyor. Geçtiğimiz ay Lübnan istihbarat şefi bir suikasta kurban gitti, ancak bu cinayet iç savaşı tetiklemedi.
Gazze'de de, İran ve Suriye'ye çok yakın bir müttefik olan Hamas iktidarı var. Ancak Hamas, son birkaç aydır, giderek bölünüyor ve savaş istemeyen Başbakan İsmail Haniye ile İsrail'e saldırı taraftarı askeri kanat ve Halid Meşal arasındaki görüş ayrılığı giderek belirginleşiyor. Türkiye, Katar ve Mısır, Gazze'deki Haniye iktidarına destek verdiler.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, defalarca Gazze ablukasının kalkmasını İsrail ile ilişkilerin düzelmesine, özür ve maddi tazminatla birlikte önkoşul olarak koydu. Katar Emiri, Gazze'ye resmi ziyaret düzenledi. Bu ziyaretin hemen ertesinde, Gazze hükümetiyle İsrail arasında Arapça "Tahadiya", İbranicede ise "Regia" denen ateşkes ilan edildi.
Gazze'de komplo
Ne olduysa ondan sonra oldu. Bir anda İsrail'e yüzlerce roket yağdı. Gazze'de ne Hamas iktidarı, ne Mısır, ne de başka herhangi müttefik bir ülke, İsrail'e roket atmak isteyen militan kesimleri durduracak güce sahip değil. Bu güçler, İran aracılığıyla uzun menzilli roketler elde ettiler. Bu füzeler Tel-Aviv'i vurabilecek menzile sahip… Netanyahu hükümeti, Gazze'den gelen roket saldırılarını bahane ederek, Gazze'deki tüm uzun menzilli silahları yok etme operasyonu başlattı. İlk adımda Hamas'ın askeri lideri Ahmet Cebari'yi katlederek, bütün ateşkes umutlarını baştan yok etti.
Saldırı, giderek daha fazla kan dökeceğe benziyor. İsrail, ciddi bir Filistin çözümü istemeyen bir iktidara sahip... Batı Şeria'da Mahmud Abbas'ın, sembolik adımlar dışında bir girişim yapacak gücü bulunmuyor. Gazze ise, Türkiye, Mısır ve Katar'ın desteklediği bir normalizasyon hedefine gitmek isteyen iktidarla, İran destekli İslami Cihad ve başka aşırı örgütlerin çatışmaya girdiği bir alana dönüşüyor.
İsrail, bu çatışmaya katılmak için aradığı bahaneyi buldu ve bütün acımasızlığıyla saldırıyı başlattı. Bilerek ya da bilmeyerek, Hamas'ın sivil siyasete soyunan kanadını tümüyle çaresiz bırakarak, aşırı örgütlerin Gazze'yi ele geçirebilecekleri bir süreci harekete geçirdi. Bir savaşı başlatmak çok zor değil, ancak nasıl bitirilebileceğini de kimse bilmiyor.
On yıllardır Orta Doğu'da bütün devletler ve siyasi örgütler, kendi kısa vadeli çıkarlarından başka bir şey düşünmeyerek durumu bugünkü düğümlenmiş hale getirdiler. Gazze, çok küçük bir coğrafya ancak Orta Doğu'daki mücadele orada düğümleniyor. Gazze sorununu çözen, muhtemelen Orta Doğu'ya dirlik, istikrar ve demokrasi getirebilecek yolu da açacaktır.
Ambargonun kaldırılması için Türkiye'nin ısrarını yersiz bulanların, ambargo altındaki Gazze'nin ne hale geldiğini görerek belki değerlendirmelerini gözden geçirmeleri gerekecek…