Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Suriye ittifakları

Suriye'de sona doğru gidiş hızlandı. Şam'da iki hafta önce öldürülen üst düzey Baas yöneticilerinin katli, bazı gözlemcilerin belirttiği gibi rejimin çok hızlı zemin kaybettiğini gösteren bir sinyal oldu.
Halep hükümet güçleriyle isyancıların en yoğun çarpıştığı yer, Halep düşerse rejimin Suriye'ye bir daha hâkim olması mümkün görünmüyor. Başından itibaren Esad rejimine destek veren Rusya Federasyonu bile, artık engelleyemediği değişimin sonrası için açılımlar yapmaya çalışıyor. Baas rejimi, gene de zannedildiğinden daha fazla direniş gösterebiliyor. Bunun iki nedeni var, birincisi Suriye'deki orta sınıf, özellikle de muhalif kanattaki bazı aşırı unsurların da varlığı nedeniyle, değişiklikle beraber can ve mal güvenliklerinden çok ciddi endişe duyuyor. Son günlerde artık bu "tarafsız" kalma durumu bir alternatif olmaktan çıktı çünkü tüm ülke iç savaşın yangınında... Ancak gene de altmış yıldır bastırılmış bir toplumda demokratik ve güvenilir bir muhalefetin çıkması kısa vadede mümkün değil, insanların endişeleri de bu yüzden devam ediyor.
Rejimi hâlâ ayakta tutan ikinci unsur, İran ve Rusya Federasyonu'nun açık destekleri... Ancak Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, son açıklamalarında rejimin ayakta duramayacağını kabullenmeye başladıklarını ima etti. Asıl sorun İran ve Hizbullah... On yıllardır Suriye rejimi, bu güçlerle son derece sıkı bir işbirliği içinde... Baas rejiminin yıkılmasıyla Afrika ve Güney Amerika'dan İran'a transit eden uyuşturucu trafiği kesileceği gibi, Lübnan'da Hizbullah'a İran'dan gelecek silah ve para akışı da muhtemelen kesintiye uğrayacak...
Baas rejimi, gidişatın gösterdiği gibi son derece yoğun bir çatışma ortamında çökerse, o tür bir totaliter sistemin gizli evrakları da muhtemelen muhalefetin eline geçer. Böylelikle İran'ın bölgedeki yasa dışı örgütlenmeleri büsbütün ortaya çıkar, bu da İsrail başta olmak üzere İran rejimini devirmek isteyen ülkelerin eline çok büyük koz verir.
İran rejimi, bu yüzden Suriye'de aslında kendi varlığı için de savaş veriyor. Suriye'de iç savaşın bu düzeylere gelmesine neden olan önemli unsurlardan birini oluşturuyor.

Dönüşüm hangi yönde?

Suriye'deki dönüşüm, eğer dem okratik bir mecraya yönelebilirse, çok sayıda taşın yerinden oynamasını sağlayacak. Temel olarak iki büyük dinamik var, birincisi bu bir halk ayaklanması, toplumun kendisine başka bir yaşam biçimi istemesi o denli acil hale geldi ki, halk tüm baskılara ve teröre meydan okuyarak yeni bir sistem istiyor. Önünde durmak çok zor...
Bunun karşısında, kendi varlığını sürdürmek için yaşam mücadelesi veren totaliter rejim ve örgütler var. Sadece Baas rejimi değil, İran, Hizbullah, bir noktada Rusya Federasyonu da bunların arasında... Totaliter güçler, savaşa taraf olup bizzat katıldıkları için, askeri müdahaleye yanaşmayan demokrasi güçleri karşısında daha güçlü gibi duruyorlar. Ama bu yanıltıcı bir görüntü... Orta vadede bölge halkları için yegâne umut ışığı, asgari bir demokratik altyapı oluşması, sınırların açılması, ekonomik liberalizasyon ve bütünleşme sistemlerinin kurulabilmesi... Türkiye demokrasisiyle, ekonomisiyle, Tek Pazar bütünleşmesiyle bunları temsil ediyor...
İran ise bunun tam aksini temsil ediyor; bugün Ortadoğu'da zor durumda olan ve ne yapacağını bilemeyen taraf, demokrasi kampı değil, Baas rejimini destekleyen ülkeler. Özellikle de İran rejimi, Suriye'deki Baas sisteminin çökmesiyle "sonun başlangıcı" olarak adlandırılabilecek bir sürece girebilir.
Türkiye'nin Suriye konusundaki dış politikasına eleştiri yönlendirmek ise tabii ki mümkün, yalnız bunun inandırıcı bir eleştiri olması için de, hangi ülkenin (eğer böyle bir ülke varsa) Suriye politikasının "iyi ve doğru" olduğunu da ortaya koymak da gerekir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA