Nicolas Sarkozy'nin başkan seçilmesinden sonra Fransa ile bir türlü durulmayan gergin ilişkiler, bir ay önce Fransız Parlamentosu'nda kabul edilen "soykırımı inkâr" yasa tasarısı ile büsbütün çıkmaza girdi. Marsilya milletvekili Valerie Boyer tarafından genel kurula sunulan yasa tasarısı, "soykırımı inkâr" anlamına gelecek tüm girişimlerin bir yıl hapis ve 45 bin euro para cezasıyla engellenmesini öngörüyordu.
İkinci Dünya Savaşı ve Yahudi soykırımındaki sorumluluğu yüzünden Fransa, Gayssot yasası ile 1990'da "holokost'u" reddetmeyi suç haline getirmişti. Bunun temelinde, bütün bir toplumun Alman işgali ve Petain rejimi ile yüzleşmek ve bir anlamda sorumluluklarından arınmak isteği yatıyordu. İkinci Dünya Savaşı'nın moral çöküntüsünü aşmak anlamında, bu yasa bir noktaya kadar anlaşılabilir bir girişim oldu. Ancak bu bağlamda dahi siyasilerin tarihi yazması konusunda şiddetli bir muhalefet oluşmuştu.
Bu girişimden hareketle, benzer yasaları, insanlık tarihinin neredeyse tamamını kapsayan katliam ve tehcirin tümüne uygulamaya çalışmak, hiçbir konuda hiç kimsenin artık yorum yapamayacağı bir antidemokratik bir ortam oluşturur. Hangi olayın nasıl tarif edileceğine, neyin "soykırım", neyin "katliam", hangisinin de "savaş zayiatı" olacağına parlamenterler karar vermeye başladığında, tarih devlet eliyle şekillenir. Toplumlar, siyasi mülahazalarla yazılan tarihi benimsemez ve sahiplenmez... Geçmişte Sovyetler Birliği başta olmak üzere bunun çok örneği yaşandı.
Senato'da son dakika girişimi
Fransa Senatosu benzer biçimde düşünmüş olmalı ki, onaylaması için yasa tasarısı sevk edildiğinde, Sosyalist Parti Grup başkanı senatör Jean-Pierre Sueur tarafından "Yasalar Komisyonu" devreye sokuldu. Sosyalist Parti Senato'da çoğunluğa sahip bulunuyor. Komisyon, bu tür bir yasanın, anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle "ele alınamayacağı" konusunda mütalaa verdi. Bu karar, yirmi üç kabul, dokuz ret ve sekiz çekimser oyla alındı. Yasalar Komisyonu'nun bu mütalaası, gene de bağlayıcı değil. Senato Genel Kurulu, kesin kararını muhtemelen önümüzdeki pazartesi günü verecek. Bu karardan önce, Senato'dan yasa tasarısının geçmesi kesin gibi duruyordu. Şimdi ise, senatörlerin bu anlamsız yasa tasarısını engellemeleri için son derece önemli bir hukuki altyapı yaratılmış oldu.
Tasarı yasalaşır mı?
Yasa tasarısı kesinleşirse, her türlü soykırımın inkârını cezalandırmaya yönelik olduğu için, neyin soykırım addedileceğine de Fransız yasama organının karar vermesi gerekecek. Fransa'da filozoflar, tarihçiler, siyasiler hemen herkes bu yaklaşımın inanılmaz sayıda sorun yaratacağını söylemekteler. Ancak bütün Fransız "intelligentsia"sının itirazı hiçe sayılarak bu konu, anlaşılması güç biçimde sadece seçilmiş siyasetçilerin sorumluluğuna terk edilmiş bulunuyor.
Senato Genel Kurulu, yasa tasarısını her şeye rağmen görüşmek isteyebilir, bugünkü aşamada ya da ilerde Fransa Anayasa Mahkemesi devreye girebilir. Fransa'da siyasi kesimin aklıselimi elden bırakmayan kısmı, yasa tasarısını iktidarın tüm baskısına karşı engellemeye çalışıyor. Sosyalist Parti'nin Senato'da yaptığı bu son dakika hamlesi, başkanlık seçimini kazanırlarsa Türkiye ile ilişkilerde, farklı ve yapıcı bir noktadan başlamak istediklerini anlatan önemli ve yerinde bir mesaj olarak algılanmalı...