Fransız Parlamentosu, "soykırım" reddini cezalandıran bir yasa tasarısını perşembe günü kabul etti. Henüz tasarı kanuna dönüşmedi, Senato'ya gitmesi gerekiyor ancak tasarının kabulüyle Türkiye ile Fransa arasında, zaten pek iyi olmayan ilişkiler bir anda bunalım düzeyine çıktı.
Beş yıldan fazla bir süredir, benzer bir yasa tasarısı Fransız siyaset sınıfının sağduyu sahibi temsilcileri tarafından Senato'da uyumaya terk edilmişti. Geçtiğimiz dönem Senato Başkanlığı yapan UMP temsilcisi Gerard Larcher, İstanbul'a iki yıl önce yaptığı bir ziyarette Senato'nun bu yasa tasarısını öldürmek için zımni bir karar aldığını açıkça ifade etmişti. Ne oldu da birdenbire, benzer bir tasarı canlandırıldı ve Meclis'e sevk edilerek yasalaşmanın son aşamasına geldi?
Bütün bu soruların ve gelişmelerin cevabı aslında tek bir isimde odaklanıyor: Nicolas Sarkozy... Seçildiği günden bu yana, Cumhurbaşkanı gibi olmaktansa parti yöneticisi gibi davranmayı tercih etti, AB ülkelerini parti il kurulları gibi idare edeceğini düşündü. Fransa'da düşündüğü reformları yapamadığı için devamlı gündeme bomba tesiri yapacak yeni olgular taşımayı bir siyaset yapma biçimi haline getirdi. Bütün bunlar hem AB ülkelerini, hem de kendi seçmen kitlesini ciddi biçimde rahatsız etti. Türkiye üzerinden...
Bu girişimi, AB içinde ve Fransa'nın diğer siyasi partileri arasında neredeyse hiçbir destek bulamadı. Alman medyasında bazı sesler Türkiye'nin tepkilerini pek AB üslubuna uygun bulmasa dahi, genel kanı Fransa'nın çok anlamsız ve aşırı bir girişimde bulunduğu oldu. AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu eşbaşkanı Helene Flautre'dan, liberal siyasetçi François Bayrou'ya dek herkes, Türkiye'yi bu biçimde rahatsız edecek bir iç politika manevrasını olabilecek en sert dille eleştirdi. Bir tek sosyalist parti adayı François Hollande'dan henüz ses çıkmadı.
Sarkozy tekrar seçilir mi?
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci turda muhtemelen karşısına çıkacak olan Sosyalist aday François Hollande, karizması ve devlet tecrübesi olmayan, hiçbir hükümette görev almamış, ancak her bakımdan Sarkozy'nin tam karşıtı olan bir siyasetçi. Akıllı ve entelektüel... Bugün seçim yapılsa Nicolas Sarkozy'yi yüzde elli yediye yüzde kırk üç gibi ezici bir farkla geçerek seçimi kazanacak gibi görünüyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine beş ay kaldı ve seçimleri Nicolas Sarkozy'nin kazanabilmesi için muhakkak ciddi değişiklikler olması gerekiyor. Fransızların kendi deyimleriyle, siyasette altı ay neredeyse sonsuza eşit bir zaman... Bu nedenle önümüzdeki hafta ve aylarda Fransa siyasetinde çok muhtemelen başka gelişmeler de yaşanabilir.
Türkiye'nin AB süreci...
Bunlar Türkiye'nin AB sürecini nasıl etkiler? Orta ve uzun vadede, Nicolas Sarkozy yeniden seçilmeyi başaramazsa, yerini alacak her kim olursa olsun, Fransa ile Türkiye'nin ilişkilerini düzeltmek için ciddi çaba sarf edecektir. Bunun AB sürecine etkisi mutlaka olumlu olacaktır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, adım adım bir tepki mekanizmasını devreye sokuyor. Şimdilik sadece yüksek sembolik değer içeren bazı adımlar atıldı. Ne var ki tasarı yasalaşırsa çok daha ciddi önlemler devreye girecek gibi gözüküyor. Başta Alain Juppe olmak üzere tüm iktidar temsilcileri "aman sakin olun" demek anlamına gelen demeçler vererek ortalığı yatıştırmaya çalışıyorlar.
Türkiye'de Ermeni tehciri konusunda yaşanan büyük ve serbest tartışma ortamı, hiçbir dönemde olmadığı kadar toplumun bu travmayı aşmaya niyetli olduğunu gösteriyor. Ne Türkiye, ne Fransa, ne Ermenistan'a hiçbir yararı olmayacak, sadece beş ay sonraki seçimlerde oy toplamaya yönelik bu anlamsız adım, Sarkozy seçimi kaybederse tabuların yıkılmasında "yapılmaması gereken" girişim olarak daha fazla zarar vermeden bitebilir. Senato'da gene kadük hale gelebilir. Halkların dostluğu, seçimlerden çok daha önemlidir. İktidarlar geçer, halklar kalır.
