Devletler için siyaset bilimi açısından olmasa bile psikolojik açıdan bir eşik niteliğini taşıyan 100. yılın arifesinde Türkiye; hem küresel, hem bölgesel, hem de ulusal niteliklere haiz tehditlere karşı beka mücadelesi vermeye devam ediyor.
Bu mücadelede en sık sınandığımız olguların başında elbette terör geliyor. Bugüne dek terörün her türü ile muhatap olduk. Bu 'terör ürünleri'ne ve onun taşeronlarına karşı verilen mücadeleleri kaybettiğimiz vaki değil. Misal PKK terörü açısından konuşalım: PKK'da geçmişte mevcutlu terörist sayısının (Elbette PKK'nın Suriye'de kurduğu PYD hariç) 6 bin olduğunu varsayarsak bir hesaba göre en az 10, diğer hesaba göre de örgütü maksimum 15 kere bitirmişiz.
Son yıllarda terörle mücadelede eskisinden daha başarılıyız. Bunun da sebepleri var. Başlıklar halinde sıralayayım: Bunlardan ilki; İHA ve SİHA'larla gelen teknolojik devrim… İkincisi, baraka karakollardan Kalekollara geçiş… Üçüncüsü, istihbaratın 'millileştirilmesi' ve güçlendirilmesi... Dördüncüsü, yurt sathında ve sınır ötesinde alan hâkimiyeti… Beşincisi, çatışmayı karşı cepheye yığma stratejisi… Ve son olarak FETÖ'nün TSK'dan ve diğer kurumlardan temizlenmesi…
Ama işte terör de sürekli evrim geçiriyor, yer değiştiriyor. PKK dâhil… Ve Türkiye'ye yönelik faaliyet yürüten her türlü örgüt, dışarıdan siyasi ve askeri destek de alıyor. FETÖ gibi genetiği tamamen farklı bir virüsle de muhatap olduk, benim Frankenstein terör örgütü dediğim DEAŞ'la da... Şimdi yeni mutantlarla mücadeleyi sürdürüyoruz ama bağışıklığımız güçlü. Buradan kolay kolay vuramayacaklarını biliyorlar. Ama yeni mutantlarla saldırmayı sürdürecekler.
ETNİK VE MEZHEBİ FAY HATLARINI TETİKLEME
Türkiye'ye 2023 yolunda kurulacak muhtemel komplolardan biri, etnik veya mezhebi fay hatlarına provokasyon. Şükür ki, burada da bağışıklığımız güçlü. Son olarak Cemevlerine yönelik saldırılarda gördük. Alevi-Sünni fay hattı üzerinden kışkırtmalara karşı devletin ve milletin immün sistemi sağlam.
Keza Türk-Kürt etnisiteleri üzerinden provokasyalara karşı da… Ama göçmen meselesini kaşıyabilirler. Fakat Türkiye bu konuda da bağışıklığını yükseltmiş bir ülke. Üçüncü tehdit olarak büyük siber saldırılar görülebilir. Siber istihbarat, zaten bu yüzden önemli. Bu alanda da bağışıklığımızı artırıyoruz, artırmaya devam etmeliyiz.
EKONOMİK KRİZ, FIRSATLAR DA SUNUYOR
Türkiye'nin en hassas olduğu alanlardan biri de enerji tedariği. Gerçi bu konuda giderek daha avantajlı hale geliyoruz. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in gaz dağıtım merkezinin Türkiye'de kurulmasını önermesi bunun bir kanıtı.
Yine de günün sonunda enerji alanında dışa bağımlıyız ve Fatih, Yavuz, Kanuni, Abdulhamid Han gemileriyle yeni kaynaklar bulmaya çalışarak bu krizi aşmanın derdindeyiz. Enerjide öz, milli kaynakları geliştirmemiz önemli. Yenilenebilir enerji dâhil…
Ve son tehdit olarak ekonomik kuşatma operasyonları sayılabilir. Ekonomi bizim aşil topuğumuz. Üretime önem ve öncelik verilmesi gereken bir döneme giriyoruz. Hatta hazır, dünya şu anda kendi bir krizle uğraşırken pandemi sonrası bizim ekonomimizi güçlendirmemiz mümkün. Klişe olacak ama krizi fırsata çevirebiliriz.
