"Sosyal medyanın üç popüler mabedinden (Twitter, Facebook ve Youtube) gazeteci ve yazarlar için en önemlisi Twitter. Çünkü haber verme işlevi olduğu ve yoruma imkân tanıdığı için mesleğimizle örtüşüyor. Facebook daha çok geleneksel medyanın eğlence (entertainment), Youtube ise TV yayını (broadcasting) fonksiyonunu üstlenen sosyal medya sitesi." Yukarıdaki satırlar, 8 Nisan 2012'de bu köşede yayınlanan 'Sosyal medyanın sanal büyükelçileri' başlıklı yazıdan… Bu platformlardan Twitter, aradan geçen 10 yılda 'yeni orta sınıfın entelektüel mabedi' olmakla kalmadı, ulus devlet destekli sermaye olmasa da küresel sermayenin; yani piramidin en üstünde yer alan sınıfın gözlemlediği, dâhil olduğu, yer yer dönüştürdüğü bir yer haline geldi.
Halen uzatmalarını yaşadığımız pandeminin, kendi platosuna erişip düşüşe geçmeye başladığı dönemden itibaren, Eylül 2021'de Jeff Bezos'u geçerek dünyanın en zengin kişisi unvanını eline alan Elon Musk'ın; Twitter hisselerinin yüzde 9,2'sine sahip olması pek çok açıdan önem taşıyor. Bu gelişme, her şeyden önce Twitter'ın bağımsız bir sosyal medya organı olmaktan çıkıp bir medya patronajı altında yönetilmeye başlamasının miladı olabilir. Bunu, bir kara ütopya senaryosu olarak söylemiyorum, her medya kuruluşunun olduğu gibi Twitter'ın da patronu olabilir. Ama bu durumda 'sosyal medyacılık' denilen şey, kökten değişmiş olur.
Bugüne kadar daha çok Tesla ve SpaceX'in CEO'su kimliğiyle arz-ı endam eyleyen Elon Musk'ın, yaklaşık yüzde 10'luk hissesi için 3 milyar dolar yatırdığı Twitter'da ne yapacağı, şu sıralar ABD konvansiyonel basınında en çok tartışılan konulardan biri bu.
DÜNYANIN EN BÜYÜK MEDYA TEKELİ
Twitter, açık ara dünyanın en yüksek tirajlı medya platformu ve yer yer kesit videolarla Youtube'un broadcasting fonksiyonunu da üstlendiği için görsel medyanın da günümüzdeki lideri. Hatta piyasanın tek büyük 'tekeli'.
Twitter'a her bir kullanıcının içerik üretiyor olması (Boş içerikleri hariç tutarsak) bu platformun üyesi olan herkesi, doğal olarak muhabir, editör, yorumcu haline getiriyor. Böylesi bir 'mass medya' (kitlesel medya) ile herhangi bir ulusal, hatta küresel medya sisteminin baş etmesi mümkün değil.
Elon Musk, her ne kadar ulus devletlerle doğrudan çekişmeye girmese de küresel sermayenin önemli bir temsilcisi olarak bu gerçeğin farkında olduğu için medya dünyasına hisseli Twitter patronajı ile adım attı.
Musk'tan önce başka küresel sermaye temsilcileri de medyaya el attı, onu da not düşelim. Misal Jeff Bezos, ABD'nin prestijli gazetelerinden Washington Post'u taa 2013'te satın almıştı. Marc Benioff da 2018'de yine ABD'nin prestijli haber dergilerinden Time Dergisi'ni almıştı.
TWİTTER, ULUS DEVLETLERLE MÜCADELE PLATFORMU OLURSA…
Elon Musk'ın ise tercihini konvansiyonel medya patronluğundan değil, sosyal medya patronajından yana yapması küresel sermaye-medya ilişkisini önümüzdeki dönemde daha da izlenmeye değer hale getirecek.
81 milyon takipçisiyle kendisi de önemli bir Twitter kullanıcısı olan Musk'ın Twitter'da kripto para piyasası başta olmak üzere küresel ekonomiyi etkileyen içerikler ürettiği biliniyor. Musk, bundan sonra ABD başta olmak üzere ulus devletler aleyhine içerikler üretirse şaşırmamalı. Zaten ulus devletlerle mücadeleye, her ne kadar haklı bir gerekçe gibi görünse de Ukrayna'yı işgal girişiminde bulunduğu için Rusya'ya karşı başlattı bile. Bunu SpaceX'in internet uydusu Starlink'i Ukrayna'da aktifleştirerek yaptı. Bunda beis yok, ancak Twitter'da özgürlükten dem vuran Musk, kendi şirketinde o kadar demokratik veya özgürlükçü değil. Kendisine paralel düşünmeyen çalışanlarla yolları ayırdığı uzun süredir biliniyor.
Aldığı hisseyle Twitter'ın yönetim kurulu üyesi haline gelen Elon Musk, eğer bu güçle yayın politikaları üzerinde etkili olacak uygulamalara geçilmesini ister veya içeriklere müdahale ederse o zaman Twitter'da bir genel yayın politikası krizi baş gösterebilir. Twitter'ın genel yayın politikası yok demeyin. İçerik çok çeşitli, yerine göre zengin, yerine göre boş içerikler var, ama nihayetinde Twitter'ın da bir genel yayın politikası mevcut. Buna uymayan kimi hesapların askıya alındığı biliniyor.
Elon Musk'ın Twitter hisselerinin yüzde 9,2'sini satın almasının sonuçlarıyla birlikte sosyal medya patronajı ve küresel sermaye meselesini bundan böyle daha sık konuşur hale geleceğiz.