Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan başkanlığında yaptığımız Afrika seyahatinin son durağına, Somali'ye geldik. Bundan önceki duraklarımız ise Uganda ve Kenya'ydı.
Bir vakitler "Türkiye'nin ne işi var oralarda" diye sorarlardı. Neyse ki şimdilerde bu soruyu soranlar azaldı.
Bu soru hiçbir zaman meşru bir soru değildi. Zira Batıcı ve oryantalist önyargılardan beslenerek formüle edilmişti.
Fakat muazzam bir aymazlık ve istihzayla "Afrika'dan bize ne" deyip "muhalefet" yapıyorlardı.
Şimdilerde bu söylemin hiçbir karşılığı kalmadı.
Türkiye'nin 2005'te başlattığı Afrika açılımı ekonomik büyüme, siyasi etki alanını genişletme, insani diplomasi ve kültürel entegrasyon ajandalarının birer cüzü olarak varlık buldu.
Türkiye, bütün engellemelere rağmen bu açılıma, "sahici gündemi"ne sahip çıkıyor. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan Somali'de Afrika'nın en büyük diplomatik misyonunun, Türkiye Büyükelçilik Külliyesi'nin açılışını yaptı.
Cumhurbaşkanı, ayrıca Kızılay'ın Sağlık Meslek Yüksekokulu'nun yeni eğitim öğretim döneminde hizmete açılacağını duyurdu.
Kızılay Başkanı Kerem Kınık'a bu yatırımların gerekçesini sorduğumda, "sağlık insan gücüne yapılan yatırımın ülkenin geleceği açısından en stratejik adım olduğu"nu belirtti.
Türkiye, bölgeye yaptığı kalkınma yardımları yanında Somali'deki barış görüşmelerini yürütüyor ve merkezi hükümetin güçlendirilmesi için çaba sarf ediyor. Akılda tutulması gereken husus şu. Somali'deki çatışma ve terör ortamının ortadan kalkması Doğu Afrika'nın selameti açısından hayati önemi haiz bir konu. Bu da bölge ve dünya barışına hizmet edecek bir mesele.
Türkiye, yine bu nedenle Somali'ye adalet, güvenlik ve belediyecilik alanlarında büyük altyapı destekleri sunuyor.
Dediğim gibi, bütün engellemelere rağmen...