AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu yeni genel başkan adayı olarak Binali Yıldırım isminde karar kıldı. Yıldırım'ın genel başkan adayı olarak gösterilmesi parti teşkilatında kabul gördü, Yıldırım ismi hızla benimsendi.
Bu durum, sadece "parti disiplini" ile değil, aynı zamanda "kurumsallaşma becerisi" ve "yeniliğe açık olma" haliyle de ilgili. Hiç kuşkusuz bu kararın hızla benimsenmesinde, Binali Yıldırım'ın AK Parti'nin "kalkınmacı yüzü"nü temsil eden başlıca figürlerden biri oluşunun önemli bir payı var.
AK Parti'nin "hizmet siyaseti"nin hayata geçmesine en fazla katkı veren isimlerden biri Binali Yıldırım. Bir diğer gerekçe ise, Yıldırım'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vizyonuyla uyumlu bir siyasi çizgi izleyeceğine ilişkin AK Parti cephesinde karşımıza çıkan ön kabul.
Hatırlayalım, Binali Yıldırım ismi Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasından hemen sonra partinin genel başkanlığı ve başbakanlık için geçmişti. Yıldırım ve Davutoğlu isimleri "Erdoğan'ın siyasi vizyonunu hayata geçirecek", "ülkenin ihtiyaç duyduğu hukuki dönüşümün sağlanması sürecini koordine edecek" aktörler olarak değerlendirilmişlerdi.
27 Ağustos 2014'te Davutoğlu göreve geldiğinde kendisinden beklenen başlıca hususlar bunlardı. Partisinin talebi Davutoğlu'nun "güçlü bir başbakan" olarak "sistem dönüşümü"nü hızlı biçimde koordine edecek bir siyasi performans sergilemesiydi.
Bu süreçte hem partinin kurucu lideri olarak hem de seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak "Erdoğan'la uyum içinde olmak" AK Parti siyaseti açısından olmazsa olmaz unsurlardan biri olarak değerlendirildi.
Bu durumun ne denli merkezi bir siyasi kabul, hatta bir norm olduğu 29 Nisan'daki MKYK kararı ile anlaşılmış oldu. AK Parti siyaseti açısından o gün Ahmet Davutoğlu için bir zorunluluk olarak öne çıkan "senkronize siyaset becerisi" bugün Binali Yıldırım için de geçerlidir. Tıpkı o gün Ahmet Davutoğlu için geçerli olan "güçlü başbakanlık" konseptinin bugün Binali Yıldırım için de geçerli olması gibi.