Dünkü yazımda Teksas Houston 'da kurulu , "İnançlararası Diyalog Enstitüsü"nden söz etmiştim. Türk ve Amerikalı akademisyenlerin katkılarıyla 2002 yılında kurulan enstütü, Anadolu tarihinde, barış ve hoşgörünün simgesi örnekler sergilemiş Türkiye'den yola çıkarak; medeniyetler barışının sözde kalmayabileceğini, günümüzde de yaşanabilir olabileceğini anlatmayı kendisine özel amaç edinmiş. Bu açıdan yaklaşıldığında, insanlık felsefesinde ciddi hümanist bir yaklaşım içinde. Bu nedenle Amerikan toplumunun da ilgisini çekiyor. İlham verici, orijinal bulunuyor. Enstitü, bu amaçla yola çıkarak "Teksas İnançlararası Diyalog ve Barış Bahçesi" projesini geliştirmiş. Proje özü itibariyle, Kuzey Amerika Kıtası'nda ilk olma özelliği taşıyor. Temeli 2011 yılının Ekim'nde atılan projede, üç İbrahimi dini temsil eden, tarihte önemli fonksiyonlar icra etmiş, barış ve huzur sembolü, inanç mekanları yer alacak. Projenin 2012 yılının sonunda ya da 2013 başında bitirilmesi hedefleniyor. Proje Koordinatörü Turan Kılıç'ın verdiği bilgiye göre; "Teksas İnançlararası Diyalog ve Barış Bahçesi" bir cami, bir kilise ve bir sinagogu, aynı çerçevede inşa ederek, bütünlük içinde ibadete açmayı hedefliyor. Proje çerçevesinde yapılması düşünülen mekanların, tek tek her birinin tarihi misyon üstlenmiş, kendi alanlarında sembol haline gelmiş, günümüz toplumuna birlikte yaşama, barış ve huzur adına ışık tutan mekanlar olmasına dikkat edilmiş. Örneğin projede mimarisi tıpa tıp örnek alınarak inşa edilecek sinagog (havra) Edirne Büyük Sinagog'u olacak. Giriş kapısı ise 'Kutsal Kitaplar'daki anlatılar esas alınarak, bir zamanlar Kudüs'teki Süleyman Mabedi Kapısı'nı simgeleyecek. Projede simgelenecek cami ise Antakya'dan Habib-i Neccar Camisi olacak. Bu caminin adını taşıyan kişinin 'az bilinen hikayesi'; dinler arası barış için çok önemli bir simge. Çünkü Türkiye'de Antakya'da bulunan tarihi cami, adını bir "Hıristiyan şehidi"nden alıyor. Yine caminin kemerleri ise Edirne Selimiye Camisi kemerlerinin benzeri olacak.
Barış Bahçesi'nde yer alacak kilise ise Kapadokya Bölgesi'ndeki Aksaray'ın Güzelyurt İlçesi'ne yakın noktada bulunan, kırmızı kesme taştan yapıldığı için 'Kızıl Kilise' diye anılan, altıncı yüzyıla tarihlenen mekan olacak. Kilisenin giriş kapısı için, tıpa tıp örnek ise Beyoğlu'ndaki Saint Antoine Kilisesi. Bu üç özel ibadethane, üç dinin temsilcileri tarafından ortak bir yaklaşımla seçilmiş. Ayrıca bahçeye yerleştirilecek sütunlar, çeşmeler ve benzeri motifler, yine hem dini açıdan, hem de tarihsel boyutta ortaklaşan simgeler olacak.
Turan Kılıç bu projeyi heyecanla anlatırken, İzmir'in tarihsel mirasında, üç dinin büyük barışının ne kadar uzun dönemlerde, ne çok sağlıklı yaşandığını da düşündüm. Örneğin İzmir'de Havra Sokağı'nın girişine doğru baktığınızda, zihninizde bir üçgen canlandırdığınızda; o üçgenin içinde, çok yakın mesafede, sinagogların, camilerin, kilisenin birbirine çok yakın konumda olduğunu zaten görürsünüz. Önemli bölümü de, hala kullanılmakta.
Amerika Teksas'taki bu anlamlı projeyi hayata geçirenleri kutlamak gerekli.