Kaç gün geçmiş diye, geriye dönüp baktım. Egeli Sabah' ın bugün 25. sayısını yayınlıyoruz.
Egeli Sabah, sevgili okurlarının karşısına tam 25 gündür 'özel haber' manşetleriyle çıkmayı sürdürdü, içeriğin- deki kaliteyi korumayı başardı. Okunan, sevilen, düşündüren, bazen de yapıcı eleştirel bakışıyla, olumlu kışkırtan özel gazete olabilmeyi başardı. Sevgili okurlardan gelen tepkiler de çok olumlu; okurlarımız kısa sürede, Egeli Sabah ile aralarında 'aidiyet duygusu' oluşturdular; elbette öneriler ve eleştiriler de oluyor; onları da can kulağı ile içtenlikle dinliyoruz. Eleştiri ve önerilerden faydalanmaya çalışıyoruz.
Yolun başındayız, ama inanıyorum ki iyi bir yoldayız. Sevgili arkadaşlarımla, farklı, iyi bir yolda yürüyoruz. Nitelik çıtamızı her gün yükseltmeye gayret gösterirken, amacımız bugüne dek gösterdiğimiz performansı, daha olumlayarak sürdürülebilir kılmak.
Bugünkü manşetimiz de dikkatinizi çekecek. Bizler, Egeli Sabah ailesi, bir Türkiye projesi olan EXPO 2020'ye aday olma çabasının, eğer kazanılırsa İzmir'e ve Ege Bölgesi'ne çok önemli katkılar getireceğine inanıyoruz. Bu nedenle EXPO 2020 konusunda, öncü bir yayın olma rolünü üstlenme çabasındayız. Elbette bizim öncülüğümüz, sadece haberde olabilir. Yani boyumuzu aşan bir yerde olmayız. Bu nedenle İzmir lehine EXPO'ya ait her yeni gelişme, atılan somut adımlar bizleri sevindiriyor. Başbakan Tayyip Erdoğan' ın EXPO sürecine aktif müdahil olduğunu gösteren, ABD gezisi sırasında Obama'ya yönelik yaptığı EXPO lobisi, son dönemin en olumlu ataklarından biriydi. Bu örnek önümüzdeki dönemde Başbakan Erdoğan'ın, EXPO için daha aktif çaba harcayacağını bize somutluyor.
KÜÇÜMSEMEK OLMAZ
EXPO sürecinde eksikliklerimizi de; yansıttığımız haberlerle, İzmir'i yönetenlere, bu kentin dinamiklerine hatırlatmayı; konuyu İzmir'in gündeminde tutarak; İzmirlileri de, Ege Bölgesi'ni yönetenleri de, olumlu yönde etkilemeyi önemsiyoruz.
Bugünkü manşetimiz EXPO sürecine dahil olan İzmirli yöneticilerin üzerine düşünmesi gereken bir haberdir. EXPO sürecinde, dönem dönem biraz küçümser yaklaştığımız bir rakibimiz var. Tayland'ın Ayutthaya Kenti. Yani eski Siyam Krallığı'nın 400 yıllık başkenti. Ayutthaya, EXPO 2020'ye bizden çok sonra aday oldu.
Önce "Küreselleşme-Dengeli, Sürdürülebilir Yaşam" başlığı altında hızla temasını belirledi. Sonra, genelde olumlu anlamda kabul gören, bu ve benzeri organizasyonlarda tercih edilen bir yöntemi kullanarak, bir yarışma projesiyle logo tasarımını belirledi.
ÇALIŞMALAR YOĞUN
Sazan ailesinden yerel bir balık türünü, 'doğanın dengesi, çevre ilişkisi, suyun zenginliği' simgesiyle logosuna yerleştirdi. Tayland Kongre ve Sergi Bürosu (TCEB), ayrıca halkın bütünlüğünü oluşturmak, ilgisini teşvik etmek için, EXPO 2020 ile ilgili bilgilendirme, iletişim faaliyetini çok yoğun şekilde sürdürmeye başladı. Uluslararası platformda çeşitli etkinlikler yapıyorlar. Tayland'da büyük alışveriş merkezleri ile ortaklaşa "Expo'yu istiyorum" sloganıyla multimedya sergiler açıyorlar. Bu çalışmaları önümüzdeki günlerde daha yoğunlaştırarak sürdüreceklerini de, kanaat önderlerinin Tayland basınına yansıyan açıklamalarından anlıyoruz.. Elbette bu tablo insanı düşündürüyor.
"Acaba bir eksiklik var mı? Bazı konularda gecikiyor muyuz?" sorusunu gündeme getiriyor. Gazeteci bakışıyla, Dışişleri Bakanlığı'nda, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda, Başbakan Erdoğan'ın gündeminde, EXPO'ya ilişkin bir hareketlilik gözlemliyorum.
İzmir'de ise sanki çözümlenmemiş bir sessizlik var gibi.
Umarım "EXPO'nun Sazanı" manşetimiz, süreci biraz hareketlendirir.
Demek istediğim; bu sazan, bize getirmesin sonunda bir hazan...