Sizce bir şehrin, bugününün ve geleceğinin belirlenmesinde, yönetim zincirini oluşturan şehrin tüm aktörlerinin, dikkat etmesi gereken temel kurallar nedir?
Aslında bir yönetim yaklaşımını, kurallar çerçevesinde tarif etmek ya da sadece kurallara sığdırmak ilk bakışta cazip olmayabilir.

Ama siz eğer bu kuralları, Avrupa'da ya da dünyanın farklı noktalarında çok sayıda örnek şehrin hikayesinden yola çıkarak, onların deneyimlerinin kesiştiği noktaları bularak üretirseniz, yapılan iş ciddi bir anlam kazanır.
Şimdi size aktaracağım kurallar da bu anlamın değer karşılığını taşıyor.
Başarının hikayesi yazılırken, bir şehri yönetenlerin ve belli başlı aktörlerinin stratejik ortak önem listesi, çarpıcı; bir o kadar da sade, anlaşılır, net, ortak akla hitap ediyor:
1. Vizyoner önderlik ve kişisel yüreklilik.
2. Birbiriyle çatışan, akıl çelen onca fikir arasından, belli başlılar üzerine odaklanabilme becerisi.
3. Talep odaklı yaklaşım.
4. Farklı unsurları bir araya getirebilme kapasitesi.
5. Yeni akım ve gelişmeleri sindirebilme.
6. Global görüş ve düşünce.
7. Kültürlerarası deneyim.
8. Temsil yeteneği,
9. İletişim üstünlüğü.
10. İnandırıcılık, genel kabul.
11. Durulması gereken yeri, zamanı kestirme.
12. Şan ve şöhreti en aza indirecek alçakgönüllülük.
13. Etkili girişkenlik.
14. Beklentilerin ötesini gerçekleştirme.
(Eğer 15. Kural olsaydı, 'çok fazla konuşmamayı' biraz 'sessizliği', 'suskunluğu' da, ben eklerdim)
Bu kurallar bütününü ben oluşturmadım. Başarılı, ortaklık anlayışı yaratılan, tüm aktörlerin katılımının sahicilikle sağlandığı bir şehir yönetiminde; profesyonel, ilkeli yaklaşımların bütününün eridiği bu kuralları, 'Marka Şehir' başlıklı bir kitaptan aldım.
Kitabın yazarları Muhterem İlgüner ile Chrıster Asplund.
İzmir kökenli başarılı reklamcı Muhterem İlgüner, Türkiye'nin önde gelen marka danışmanlarından. 2002 yılından bu yana şehirlerin markalaşması konusunda çalışmaları var.
Chrıster Asplund ise Avrupa'nın önde gelen şehir ve yöre stratejisti. Bu iki değerli isim, dünyadaki şehir örneklerini derinlemesine inceleyip araştırarak, bu kitabı yazmışlar. Kitabın sonuna da, başarılı marka şehirlerin ortak stratejik kurallar listesini eklemişler.
Yani bu kuralları, tüm aktörlerinin ortak bir platformda uygulayabildiği şehirler, hem markalaşıyorlar, hem de kendilerine dünyada yeni bir yol açıyorlar. Başarıyı yakalıyorlar.
İtiraf edeyim ki bu kuralları okuyunca biraz hüzünlendim.
İçim buruk halde düşündüm:
"Kim bilir EXPO 2020'yi düzenleme hakkını kazanma yolculuğuna çıkan güzel İzmir'imizde acaba şehrin bütün aktörleri, farkındalık taşıyarak bu kuralların kaçını hayata geçirebiliyor?"
Bu sorunun yanıtını hep birlikte vermek zorundayız.
Bu eleştiri ile amacım ortalığı bulandırmak değil. Amacım sadece, İzmir'de şehrin yönetimine katkı sağlayan, etkin olan, omuz veren, birçok konuda ürettikleri nedeniyle de teşekkür borçlu olduğumuz istisnasız herkesin, sahici bir yerden, içinden de olsa sessizce özeleştiri yapmayı göze alarak, bu kurallar üzerine birazcık düşünmelerini sağlamak.
Bu kadar sade bir amacın peşindeyim anlayacağınız.
İzmir için 'marka şehir' kavramı ise başka bir yazının konusu.