İzmir'de bazı fabrikaların tarihi, Türkiye sanayi tarihinin parçası, ilk önemli adımlarıdır. Keşke hepsinin, bugünlere nasıl ulaştığının hikayeleri yazılsaydı. Keşke hepsinin kurucularının, yani ilk sanayicilerin, üretmek için hangi aşamalardan nasıl geçtikleri, nelere katlandıkları, nasıl yaratıcı oldukları yazılsaydı. Çünkü hepsinin hikayesinde, dokunaklı bir yan, gençler için ilham kaynağı, 'mücadele, azim' örnekleri vardı.
Dönemin liman ve ticaret kenti İzmir'de, sanayileşmenin atağa kalktığı yıllar, 1945 ve sonrası. Zaten İzmirli sanayicilerin, Ege Bölgesi Sanayi Odası kurulmadan önce örgütlendikleri en önemli kurum olan İzmir Sanayi Birliği'nin kuruluşu da, 21.12.1945 tarihine denk geliyor. Ana konumuz değil, ama ilk kurucuları hemen saygıyla hatırlayalım:
Kurucu başkan İzmir'de küçük Telat olarak anılan Telat Muşkara; başkan vekili Mustafa Buldanlı, yönetim kurulu üyeleri Bedri Akgerman, Osman Kibar, Mücahit Bektaş, Mehmet Karaoğlu, Mustafa Teoman, Hakkı Ulukartal. Bu girişimden, 1951 yılında İzmir Sanayi Odası doğacak. İzmir Sanayi Odası'nın ilk başkanı ise Osman Kibar olacak.
* * *
Sayfadaki büyük siyah beyaz fotoğrafa, lütfen iyi bakın.
İzmir Sanayi Odası'nın kurulduğu aynı yıl çekilmiş: Yani 1951.
İhtimalen
'ılık' sayılabilecek bir kış günü. İzmir Limanı'na yurtdışından bir gemiyle, henüz bir yaşında olan bir fabrika için kocaman bir fırın gelmiş. Fabrika, Türkiye'nin ikinci çimento fabrikası, İzmir'in ise o yıllarda en önemli
'yeni fabrikası'. Yani bildiğimiz, 1950 doğumlu Çimentaş. Fotoğraftaki tablo güzel. Ama o fabrikayı 17 arkadaşıyla
'dönemin sanayileşme politikasına uyarak' İş Bankası'nın da desteğiyle kuran, Cumhuriyet'in ilk şapka fabrikatörü Bedri Akgerman'ın işi zor. Çünkü bu fotoğrafın çekildiği ana kadar, şapkacı Bedri Akgerman, kamyonların boyunu ve ağırlığını aşan bu dev fırını, limandan fabrika alanına kadar, nasıl nakledeceğini düşünüyordu. Her şey planlanmış, ama bu ayrıntı atlanmıştı.
O zaman Türkiye'de, o fırını tek başına taşıyacak bir kamyon yoktu. Yurtdışındaki en yakın noktadan getirilebilecek bir kamyonun maliyeti ise zorluklar ile kurulan ve Türkiye'yi çimento ile tanıştırmaya soyunan bir fabrikanın boyunu çoktan aşıyordu. İşte o anda, babası Nuri Efendi'nin işi olan fesçilikten, kıyafet devrimi sırasında şapka fabrikatörlüğüne atlayarak, 1950'li yıllara kadar koca ülkeyi şapkaya doyuran Bedri Akgerman, çözümü bulmuştu:
İki kamyon satın alınacaktı.
'Biri ileri, diğeri geri vites' gidecekti. Tonlarca ağırlığındaki fırın, o halde fabrikaya taşınacaktı. Öylece taşındı da. Hem de yarı maliyetine. Trafik nasıl organize edildi? Ortaya nasıl bir görüntü çıktı? Kamyonlar fabrikaya kaç saatte gittiler? Kim bilir! Siyah beyaz fotoğraf çekilirken, çok sayıda insan limanın önündeydi. Şimdi çoğu, rahmetli Bedri Akgerman gibi, artık aramızda değiller.
* * *
O fotoğrafa yerinde tanık olan,
'yaratıcılık hikayesini' de gençliğinde sık sık babasından dinleyen 9 yaşında bir çocuk vardı. Sonradan Çimentaş'ı geleceğe taşıyacak, İzmir'in parlak, yaratıcı, sevilen sanayicileri arasında yer alacak, oğul
Öner Akgerman. Sanayicilik serüvenini hala iki oğluyla birlikte, İzmir merkezli başarıyla sürdüren Öner Akgerman; bu gülümseten buruk öyküyü, İzmir'in değerli kurumu Çimentaş'ın 60. kuruluş yıldönümü kutlanırken, gurur duyarak anlattı. Ege Bölgesi'nin en eski sanayi tesisi Çimentaş, bu yıl 60 yaşında. İzmir ve Türkiye ekonomisine katkı vermeyi sürdüren Çimentaş, 2001 yılında İtalyan Cementir Holding'e satılmıştı. Geçtiğimiz çarşamba akşamı, İzmir'in gözbebeği kurumu Çimentaş 60. yılını kutlarken, güzel bir vefa tablosu da yaşanıyordu. Çimentaş'ın kurucusu olan Akgerman ailesinin üyeleri AKG Grubu Başkanı Öner Akgerman ve Bülent Akgerman; Çimentaş'ın eski ortakları Gürel ailesi üyeleri, İstemi Gürel, İlhan Gürel ve Noyan Gürel de sahnedeydi.
Akgerman'ın anlattığı öyküyü hüzünlenerek dinleyen Gürel Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İstemi Gürel, aile olarak Çimentaş'tan çok şey öğrendiklerini söylüyordu. Gürel, Çimentaş'ın bugünlere Öner Akgerman ve daha önceki ortakların attığı adımlarla geldiğini belirtiyordu. İzmir'in yetiştirdiği değerli yöneticilerden Çimentaş'ın Genel İlişkiler Koordinatörü
Mustafa Güçlü'nün, bir orkestra şefi gibi İzmir'de sürekli
'uyumla kucaklaştırdığı' İtalyan Cementir'in Yönetim Kurulu Başkanı
Walter Montevecchi de yanı başımızdaydı. Walter Montevecchi, 60. yıl kutlamalarına Çimentaş Grubu'nun sahibi olduğu
'Kars, Trakya ve Elazığ'daki' tesislerinin çalışanlarıyla başladıklarını belirtirken, sürekli Türkiye'ye duyduğu güveni, ülkemizin geleceğine duyduğu inancı vurguladı. Montevecchi
"Biz Türk toplumuna, kültürüne, değerlerine, ekonomisine çok güveniyoruz" dedi sürekli.
* * *
Bu yatırımların, bu inancın devamlılığı, Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde de etkili olacaktır. Zaten bu yaklaşımla atıyor, Cementir yeni adımlarını.
Walter Montevecchi'nin atık yönetimiyle ilgili çevreci bakışı da dikkat çekici;
"Çimento sektörü dünyadaki karbon salınımının sadece yüzde 4'ünü oluştursa bile, iklim değişikliğinde önemli rol oynuyor" diyor. Bu nedenle bu kirliliği önlemek için, tesislerinde enerji verimliliğini en üst seviyeye çıkarma ve kömür yerine alternatif yakıtlar kullanma yoluna gittiklerini söylüyor Montevecchi.
Zaten atık işinde gösterdikleri çevre duyarlılığının simgesi olarak, Çimentaş adına Bornova Laka havzasında 10 bin fidanlık bir Çimentaş Ormanı oluşturdu Cementir. Dileriz Çimentaş'ın 100. kuruluş yıldönümünde, kocaman bir ormanın hikayesini de yazar bir gazeteci. Elbette, çoğalan başka ormanlarla birlikte...