İngiltere, Birinci Dünya Savaşı'nın başında Osmanlı Devleti'ne savaş ilan ettikten sonra Şattü'l-Arap ağzında Fav'a asker çıkararak kuzeye doğru ilerlemeye başladı. Petrol bölgelerine hâkim olup Bağdat'ı ele geçirerek Osmanlı Devleti'ne bir darbe vurma niyetindeydi. Bölgede az sayıda asker bulunduğu için İngiliz kuvvetleri durdurulamadı.
İngilizler, 9 Aralık'ta Dicle ve Fırat'ın birleşim noktası Kurna'ya ulaştılar. Irak ve Havalisi Komutanı Binbaşı Süleyman Askeri, gönüllüler ve aşiret kuvvetleriyle İngilizlere karşı durmaya çalıştı. Bazı başarılar kazansa da Şuayyibe'de mağlup olunca, bu durumu gururuna yediremeyerek intihar etti.
Esir İngilizler, muzaffer Türklerin önünden geçiyor.
ARAP VE KÜRT AŞİRETLERİ
Dicle Nehri boyunca ilerleyen İngilizler, 28 Eylül'de Kûtülamâre'yi işgal ettiler. Bölgeye yeni atanan Irak ve Havalisi Komutanı Albay Nureddin Bey (Sakallı Nureddin Paşa), Türk birliklerini fazla yıpratmadan kuzeye çekti. Bu sırada yeni gelen birliklerimizle Irak cephesinde asker sayımız arttı. Parayla kandırılan Arap aşiretlerinin bir kısmı İngilizlerin yanında savaşırken, bir kısım aşiretler ise Osmanlı ordusunda İngilizlere karşı savaştılar.
Zübeyd, Düleym, Ubeyd, Şemmar, Cubur, Canaibiyn, Abduh, Aneze, Müntefik ve Ka'b gibi birçok Arap aşireti yanımızdaydı. Arapların yanı sıra bölgedeki Kürdi, Berzenciye Seyidleri, Niayn Seyidleri, Talabani, Davude, Zengene, Dilo, Palani ve Zend gibi Kürt aşiretleri de Osmanlı ordusunun yanında savaştılar. Arap aşiretlerinin içerisinde Şii olanlar da vardı.
Düşürülen İngiliz uçağı.
İNGİLİZ HELVASI YEDİLER
22-24 Kasım 1915'te meydana gelen Selman-ı Pâk Muharebesi'nde İngilizler mağlup edildi. Yenilen İngilizler geri çekilerek Kûtülamâre'ye sığınınca, yaklaşık 5 ay sürecek kuşatma başladı.
Bu sırada yeni kurulan VI. Ordu'nun başına Alman generali Goltz atanınca, duruma tepki gösteren Albay Nureddin Bey görevinden istifa etti. Yerine Enver Paşa'nın amcası Albay Halil Bey (Halil Kut Paşa) atandı. Goltz Paşa'nın tifüsten ölümü üzerine VI. Ordu Komutanlığı'na, rütbesi generalliğe yükseltilen Halil Paşa getirildi.
Halil Paşa, İngilizleri Kûtülamâre'den dışarı çıkartmazken İngilizlerin güneyden gönderdikleri yardım kuvvetleri de askerlerimiz tarafından defalarca mağlup edildi. İngilizler şubat ayından itibaren her gün 5-10 sefer yaparak havadan uçaklarla yiyecek ve malzeme attılarsa da istedikleri ikmali gerçekleştiremediler. Türk askerinin ateşinden sakınmak için yüksekten çuvallar ve paketler içinde atılan gıda malzemesinin bir kısmı Dicle Nehri'ne, bir kısmı Türk siperlerine düşerken, sadece çok az bir miktarı Kûtulamâre'ye düşüyordu. Atılan un, şeker ve erzaklar Mehmetçiğin tarafına düştüğü için askerlerimiz bunu alıp "İngilizlerin helvasını yiyelim" diyerek helva yapıp yemişlerdi.
İngilizler, 24 Nisan'da son bir umut olarak Julnar isimli bir vapura 270 ton gıda maddesi yükleyerek gece karanlığında Türk hatlarını geçip Kûtulamâre'ye ulaştırmayı denediler. Julnar vapuru, Türk hatlarını geçmeyi başardıysa da fark edilerek yoğun ateş altına alınınca karaya oturdu. Gemideki gıda en az bir ay Kûtulamâre'deki İngilizlere yetecek miktardaydı. Julnar gemisi bizim elimize geçince askerlerimiz bu gemiye "Kendi Gelen" adını verdiler. "Kendigelen" Türk nehir filosuna katıldı.
Halil Kut Paşa
EN KORKUNÇ YENİLGİ
Yardım alamayan İngilizler, açlıktan at ve katırları keserek yediler. At eti yemeyen Hintliler açlıktan bir deri bir kemik kaldılar. Bu sırada İngiliz ordusunda görev yapan Hintli askerlerden Müslüman olanların bir kısmı birliklerimize iltica ettiler.
İngiliz ordusu açlıktan bitap düşmüştü. General Townshend, Halil Paşa'ya rüşvet vererek kurtulmaya çalıştı, ancak reddedildi. 28 Nisan 1916 günü başka çaresi kalmayan General Townshend, Halil Paşa'ya bir mektup göndererek 29 Nisan öğleden sonra teslim olacağını bildirdi. 29 Nisan günü saat 14.30'da Binbaşı Nazmi Bey komutasındaki 3. Alay marşlar söyleyerek Kûtulamâre'ye girip hükümet binasına Türk bayrağını çekti. Daha sonra Kûtulamâre'ye gelen Halil Paşa General Townshend'le görüştü. Townshend, kılıcını Halil Paşa'ya uzattıysa da muzaffer Türk komutan, esir generalin kılıcını kendisine iade etti.
İngiliz ordusu, 1781'de yaklaşık 7 bin 500 İngiliz askerinin Amerikan-Fransız kuvvetlerine esir düştüğü Yorktown kuşatması sırasında uğradığı mağlubiyetten daha büyüğünü Kûtülamâre'de almış, 14 bine yakın esir vermişti. Nitekim Janet Wallach, Çöl Kraliçesi isimli eserinde "Kût'un düşüşü Britanya tarihindeki en korkunç yenilgilerden biriydi" şeklinde yorumlar.
HAPİSHANEDEN KAÇTI
Halil Kut Paşa, daha sonra birçok cephede savaştı ve son olarak yeğeni Nuri Paşa ile birlikte Kafkas İslam Ordusu'yla 1918'de Bakü'yü kurtardı. Mondros Mütarekesi'nden sonra İstanbul'a dönüşünde İngilizler tarafından tutuklanıp Bekirağa Bölüğü'ne hapsedildi. İngilizler, uydurma ithamlarla paşayı suçladılar. Nemrut Mustafa Mahkemesi'ne çıkarıp, uydurma mahkemede idama çarptırarak intikamlarını almak üzereydiler. Ancak Halil Paşa, 7 Ağustos 1919'u 8 Ağustos'a bağlayan gece Bekirağa'dan kaçıp Anadolu'ya geçerek İngilizlerin elinden kurtuldu.
Esir İngiliz generaller.
MONDROS MÜTAREKESİ'NE KADAR İSTANBUL'DA ESİR KALDI
Kûtülamâre'de esir alınan İngilizler, 6 general, 476 subay ve 13 bin 309 askerdi. Kûtülamâre'de kuşatılan askerlerini kurtarmak için harekete geçen Irak İngiliz ordusu, önünü kesen Osmanlı kuvvetleriyle yaptığı muharebelerde 22 bin askerini kaybetmişti. Bu muharebelerde Osmanlı ordusunun kayıpları ise şehit ve yaralı olarak 15 bine ulaşmıştı.
Teslim olan İngiliz kuvvetlerinin subay ve er dağılımı şu şekildeydi:
General: 6
Teğmenden albaya kadar değişik rütbede İngiliz subayı: 272.
İngiliz er: 2592
Hintli subay: 204
Hintli er: 6988
Muharip olmayanlar: 3248
Teslim olan İngiliz ordusundaki hasta ve yaralı 10'u subay 1085 kişi, İngilizlerin elindeki aynı sayıda esir Türk askerleriyle mübadele edildi. Diğer İngiliz esirleri nehir ve karayolu ile Bağdat'a, oradan da Anadolu'nun değişik bölgelerine gönderilerek esir kamplarına yerleştirildi. İngiliz kuvvetlerinin komutanı General Townshend ise 3 Mayıs 1916'da yanında bulunan emir subayı ve üç emir eriyle, motorla Bağdat'a oradan da trenle İstanbul'a gönderildi. Townshend, 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi'ne kadar İstanbul'da esir olarak tutuldu.
İngiliz posta kartı
MAĞLUBİYETTEN BİLE BAŞARI ÇIKARDILAR
İngilizler, Kûtülamâre kuşatması sırasında havadan uçaklarla muhasara altındaki askerlerine yiyecek ve malzeme attılarsa da istedikleri ikmali gerçekleştirememişlerdi. Bu ilk defa havadan ikmal teşebbüsüdür ama başarı sağlanamamıştır.
Kûtülamâre'nin 80. yıldönümünde 29 Nisan 1996'da İngilizler bir posta kartı çıkardılar. Kartın üzerine "İlk İngiliz hava ulaştırma harekâtı, Kûtülamâre kuşatması, Mart-Nisan 1915" yazarak Kûtülamâre'de ilk defa havadan ikmal yaptıklarını vurgulamışlar, mağlubiyetten bile başarı çıkarmaya çalışmışlardı.