Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERHAN AFYONCU

İnebahtı Savaşı’nı liyakatsizlik yüzünden kaybettik

Türk tarihinin en büyük mağlubiyetlerinden olan İnebahtı Deniz Savaşı’nın 450. yıldönümü Avrupa’da kutlanıyor. Barbaros’la birlikte Akdeniz’de üstünlüğü ele geçiren Osmanlı donanması, daha sonra deniz tecrübesi olmayan ve liyakatine bakılmadan kaptanıderyalığa tayin edilen Müezzinzâde Ali Paşa’nın, tecrübeli denizcilerin uyarılarına aldırmayıp kendi kafasına göre hareket etmesinden dolayı İnebahtı’da büyük bir mağlubiyet almıştı

Osmanlı Devleti, 1538'de Preveze, 1560'ta Cerbe'de düşman donanmalarını mağlup edince Türk donanması Akdeniz'de en büyük güç hâline geldi. Bir adım sonraki hamle ise Venedik'in Doğu Akdeniz'deki en önemli üssü olan Kıbrıs üzerine olacaktı. Venedik, Osmanlılar'ın Kıbrıs üzerine yürüyeceğini anlayınca, Papalık başta olmak üzere Avrupa'daki Hıristiyan devletlerden yardım talep etti.
Osmanlılar, 1570 yılının yazında Kıbrıs'ı fethederken, Venedik'e hiçbir yerden yardım gelmedi. Ancak Mayıs 1571'de Papalık, İspanya ve Venedik arasında Haçlı ittifakı kuruldu. İnebahtı Savaşı hakkında İdris Bostan hocamızın araştırmalarında teferruatlı bilgi vardır.



HAÇLILAR HAREKETE GEÇTİ
Kaptanıderya Müezzinzâde Ali Paşa komutasındaki Osmanlı donanması, nisan sonlarında Magosa'ya varıp mühimmatı teslim ettikten sonra gelmesi muhtemel Haçlı donanmasının yolunu kesmek için Rodos'a gitti. Ardından ikinci bir donanma Serdar Pertev Mehmed Paşa komutasında İstanbul'dan ayrıldı. Donanmaya bir süre sonra Uluç Ali Reis ile birlikte Trablusgarb Beylerbeyi Cafer Paşa da katıldı. Haziranın başlarında iki donanma buluştu ve bir süre denizlerde dolaşıp düşman toprakları yağmalandıktan sonra 22 Eylül'de İnebahtı'ya varıldı.
Osmanlı donanması, Dalmaçya kıyılarındaki Venedik topraklarını vurduktan sonra İnebahtı karşısında, Balyabadra'da demir attı. Donanma komutanları, ortalıkta düşman donanması olmadığı için Adriyatik'te kışı geçirmeyi düşünüyorlardı. Altı aydır denizlerde gezen donanmamız yorgun düşmüştü. Bazı gemiler ve sancakbeyleri, askerleriyle birlikte donanmadan ayrılmıştı ve Osmanlı donanmasının asker ve kürekçi açığı vardı.
Haçlılar, Kefalonya'ya geldiğinde Magosa'nın Türkler'in eline geçtiği haberini aldılar. Haçlı komutanları, kısa bir tereddütten sonra, Osmanlı donanmasıyla "Lepanto" dedikleri İnebahtı'da karşılaşmaya karar verdiler.



İSTİŞAREYE KULAK ASMADI
Kaptanıderya, Haçlılar'ın geldiğini haber alınca tecrübeli komutanlardan oluşan bir harp meclisi topladı. Tecrübeli bir denizci olan Uluç Ali Reis, İnebahtı Boğazı'nın müstahkem bir yer olduğunu ve Haçlılar'ın geçemeyeceğini, Osmanlı donanmasının eksikleri yüzünden körfezden çıkılmamasını tavsiye etti. Uluç Ali Reis, Barbaros'un yanında yetişmiş, Akdeniz'de yıllarca korsanlık yapmış, tecrübeli bir denizci idi.
Uluç Ali Reis'in fikrine Donanma Serdarı Pertev Paşa da iştirak etti. Fakat denizcilikten gelmeyen Kaptanıderya Ali Paşa, Uluç Ali Reis ile Pertev Paşa'nın görüşüne karşı çıkıp padişahın emrinin düşmanla savaşılması olduğunu söyledi. Halbuki Osmanlı donanması Uluç Ali Paşa'nın söylediği gibi oldukça iyi bir mevkide idi. Körfezin batısında esen rüzgârdan ve boğazdaki kalelerden dolayı düşman donanmasının içeri girmesi oldukça zordu.
Nitekim Haçlı donanmasında bulunanlar, "Türkler İnebahtı Körfezi'ne sığınmışsa, sefer bitti, bütün masraflar boşa gitti. Kadırgalarla boğazın korkunç geçişini zorlamak mümkün değildir. Hıristiyan donanması iki kalenin top ateşiyle mahvolacaktır" diye düşünüyorlardı.
Ali Paşa, deniz tecrübesi olmadığı için donanmayı stratejik bakımdan üstün bir yerden çıkarıp 50 kilometre kadar batıya, avantajı olmayan bir mevkiye nakletti. Uluç Ali Reis, kaptanıderyaya sığ sularda savaşmak yerine açık denizde savaşmanın daha avantajlı olduğunu, karaya yakın savaşılırsa askerlerin sahile kaçmaya çalışacaklarını söyledi. Fakat Ali Paşa, tecrübeli denizcinin ikinci teklifini de reddetti. Muharebenin gidişatı Uluç Ali Reis'i haklı çıkaracaktı.



BÜYÜK MAĞLUBİYET
Osmanlı donanması, savaş meclisinde kaptanıderyanın görüşünün ağır basması üzerine, Haçlı donanmasını İnebahtı açıklarındaki adalarda karşıladı. Hıristiyanlar, gemi, asker ve silah yönünden daha üstündüler, ayrıca Osmanlı donanması uzun süredir denizlerde dolaştığı için yorgunken, Haçlı donanması yeni yola çıktığı için dinçti.
Asıl muharebe İnebahtı önlerinde 7 Ekim günü öğle vakti başladı. Haçlılar, üç saat süren çatışmaların sonunda büyük bir zafer kazandılar. Hıristiyanlar, "kale gibi" büyük gemileri ve top üstünlüğüyle Osmanlılar'ı mağlup etmişlerdi. Osmanlı donanmasında kürek çeken Hıristiyan esirler, ordumuzu içten vurup Haçlılar'ın muharebeyi kazanmasına yardımcı olmuşlardı.
İnebahtı Deniz Muharebesi'nde Osmanlı donanmasının büyük bir kısmı yok edilmişti. Sadece Uluç Ali Reis, gece karanlığından istifade edip yaptığı manevrayla 30 gemiyle kurtulabilmişti. 190 Osmanlı gemisi ya batmış veya Haçlılar'ın eline geçmişti. Kaptanıderya Müezzinzâde Ali Paşa ile yüzlerce Osmanlı amirali ve komutanı muharebede şehit olmuştu.
Donanmamızdan 20 bin askerimiz şehit olmuş, 3 bin 845 kişi de Haçlılar'a esir düşmüştü. Ayrıca Osmanlı donanmasında kürek çeken 15 bin Hıristiyan forsa serbest kalmıştı. Haçlılar, gemilerde teslim olan veya denize düşen askerlerimizi esir almayıp öldürmüşlerdi. Hatta kurşun harcamamak için denize düşmüş askerlerimizi kayıklardaki mızraklı Haçlı askerleri katletmişlerdi.



Veziriazam Sokullu Mehmed Paşa, Kıbrıs seferini bir Haçlı tehlikesini Osmanlı'nın üzerine çekebileceği için baştan istememişti. Nitekim veziriazamın tahmini doğru çıkmış, Kıbrıs'ın fethini engelleyemeyen Haçlı donanması İnebahtı'da Osmanlı donanmasının hemen hemen tamamını yok etmişti.
Birçok Hıristiyan ülkesinde, muharebeyi kazandıkları 7 Ekim 1571 bayram günü olarak ilan edildi. Zafer anısına resimler ve heykeller yapıldı. Hıristiyan dünyası, güç birliği ve sağlam bir iradeyle Osmanlılar'ın yüzyıllardır korku salan gücünün engellenebileceğini anladı. İnebahtı'yla "yenilmez" denilen Türk yenilmiş, Osmanlı'nın yenilmezlik efsanesi bitmişti. Hıristiyanlar, İstanbul'un fethinden sonra bir türlü durduramadıkları Osmanlı İmparatorluğu'na ilk defa büyük bir darbe vurmuşlardı.

***

'İSTERSEK GEMİLERİ GÜMÜŞ, İBRİŞİM VE ATLASTAN YAPARIZ'

Osmanlı devlet adamları, Osmanlı sisteminin birkaç ay içinde yeni bir donanma oluşturabilecek güçte olduğunu ve İnebahtı'yı kazanan Hıristiyanlar'ın kendi aralarında denizde ikinci bir teşebbüste bulunamayacak derecede anlaşmazlıklar içinde bulunduklarını biliyorlardı. Avrupa bayram yaparken, Osmanlı metanet ve cesaretlerini koruyup mağlubiyetin izlerini sildi.



Sokullu, Osmanlı donanmasının yaralarını sarmak için süratle harekete geçti. Veziriazam, İnebahtı'da Haçlılar'a karşı tek direnebilen Uluç Ali Paşa'yı Cezayir Beylerbeyliği ile birlikte kaptanıderyalığa getirdi ve dağılmış donanmayı toplamakla görevlendirdi. Veziriazam, Ali Paşa İstanbul'a geldiğinde hizmetlerinden dolayı yeni kaptanıderyanın lakabını "Kılıç"a çevirdi. Yeni gemilerin inşasını da derhal olağanüstü bir çabayla başlattı.
İnebahtı'da donama yok olduğundan Osmanlı İmparatorluğu sahillerinin muhafazası için süratle yeni bir donanmanın inşa edilmesi gerekliydi. Kaptanıderya Kılıç Ali Paşa bahara kadar hazırlanması istenen gemilerin inşası için yoğun bir gayret gösteriyordu. Fakat yapılacak işin büyüklüğü kaptanıderyanın gözünü korkutuyordu.
Kılıç Ali Paşa, bu yüzden Sokullu Mehmed Paşa'ya, "Gemilerin teknesinin yapılması mümkündür, lakin gemi lengerleri, yelkenleri ve sair levazımatın tekmilinin gerçekleşmesi zordur" deyince, veziriazam kaptanıderyaya tarihe geçmiş şu meşhur cevabı verdi: "Paşa, Osmanlı Devleti'nin kuvvet ve kudreti ol mertebededir ki, donanma lengerlerini gümüşten, resenlerini (ipleri) ibrişimden, yelkenlerini atlastan temin etmek ferman olunsa müyesserdir."
İnsanüstü gayretlerin sonucunda 134 yeni gemi ortaya çıktı, ayrıca mevcut gemiler de onarıldı. Osmanlı donanması, Kılıç Ali Paşa'nın komutasında içine 20 bin asker konulmuş 250 kadırga ile Haziran 1572'de denize açıldı. Hıristiyanlar, Osmanlı donanmasının tamamen yok olduğu İnebahtı Muharebesi'nden sonra 5-6 ay içinde, 250 gemilik bir donanma ortaya çıkınca şaşkına döndüler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA