1821'de patlak veren Yunan İsyanı sırasında Osmanlı kuvvetleri yetersiz kalınca Mısır'dan yardım talep edildi. Bu konuyla ilgili Şinasi Altundağ, Khaled Fahmy, Ali Fuat Örenç, Yüksel Çelik, Meral Bayrak ve Gürkan Peker'in araştırmaları vardır.
Kavalalı Mehmed Ali Paşa Mısır'da pek çok reforma imza attı. Bu yenilikler içerisinde askerî alanda yapılanlar oldukça önemliydi. 1820'de Asvan'da Harbiye mektebi açıldı. Avrupa tarzında modern bir ordu kurmayı düşünen Kavalalı, Fransız Subay Joseph Séve'yi (Süleyman Paşa) bu işle görevlendirdi. Modernleşme sürecinde pek çok kalifiye yabancı uzmandan istifade edildi ve askeri okulların sayısı giderek arttı. Ordunun ihtiyacının karşılanması için fabrikalar kuruldu.
KAVALALI'DAN YARDIM İSTENDİ
1821 Yunan İsyanı sırasında Mora yangın yerine döndü ve Ekim 1822'de âsilerin eline geçti. Mora'da binlerce Türk katledildi. Osmanlı ordusu isyanı bastıramayınca yeni bir ordu kuran Kavalalı Mehmed Ali Paşa'dan yardım istendi. Kavalalı, Mayıs 1821'de 12 gemi gönderdi, 18 adet geminin ise en kısa zamanda yola çıkacağını bildirdi. Mora'daki isyan, Temmuz 1821'de Girit'e de sirayet etti. II. Mahmud Girit'teki olayların kontrol altına alınması işini de Kavalalı'ya havale etti. Bâbıâli, yani Osmanlı yönetimi Mora'daki isyanın büyümesi üzerine Mısır'dan daha fazla yardım istedi. Mora eyaleti Kavalalı İbrahim Paşa'ya verilecekti. Kavalalı'nın oğluna kaptan- ı deryalık isteği ise kabul görmemişti. Kaptan-ı deryalığa atanan Hüsrev Mehmed Paşa'ya İbrahim Paşa ile hareket etme emri verildi.
İbrahim Paşa, Temmuz 1824'te 700 süvari ve 4 topçu bataryasının eşlik ettiği 17 bin yeni eğitilmiş piyadeyle İskenderiye'den yola çıktı. Bu sırada Yunanlılar arasında 1823'te başlayan anlaşmazlıklar giderek büyümüş ve iki başlılık ortaya çıkmıştı. Aralarında kanlı mücadelenin devam ettiği bir sırada Osmanlı'ya Mısır'dan yardım geleceğini duymaları korkuya kapılmalarına sebep oldu. Daha önce hapse atılan âsi lider Theodoros Kolokotrones, Mayıs 1825'te hapisten çıkarıldı ve mareşal ünvanı verildi. İbrahim Paşa Hüsrev Paşa ile birleşip Sisam'a saldırı düzenlemek üzere Rodos'a gitti. Ancak Ege'de gezen Rum tekneleri buna imkân vermedi. Bunun üzerine İbrahim Paşa Rodos'tan Girit'e geçti ve yaklaşık 4 ay burada kaldı. Yunanlılar'ın arasında ihtilaf baş gösterince Mart 1825'te Girit'ten Suda Limanı'na doğru yola çıktı. Ancak yol boyunca olumsuz hava şartlarından dolayı sadece 25 gemi ile 600'ü süvari olmak üzere 6 bin 600 asker Modon'a ulaşabildi. Bir süre sonra Girit'teki askerlerden 7 bin kişi daha İbrahim Paşa'ya katıldı. Birkaç ay içerisinde Girit'te kalan Mısır kuvvetlerinin tamamı Mora'ya geldi ve Modon ile Koron kuşatmadan kurtarıldı.
PAŞALARIN ÇEKİŞMELERİ
İbrahim Paşa'nın ilerleyişi Yunanlılar arasında korkuya sebep oldu. Bazıları çareyi kaçmakta, bazıları ise itaat ederek canını kurtarmaya çalıştı. Bunu üzerine Kolokotrones, "İtaat edenlere ateş ve balta" tehdidini yaptı.
Savaşın uzaması, Mısır kaynaklarını oldukça zorlamaktaydı. Bu sırada II. Mahmud Osmanlı donanmasının ihtiyaçlarının da Mısır'dan karşılanmasını emretti ve donanma İskenderiye Limanı'na gönderildi. Bu durum Mısır tarafında ciddi rahatsızlıklara sebep oldu ve İbrahim Paşa 24 Aralık 1825'te babasına gönderdiği bir mektupta "O kadar aciz ve yetersizler ki, firkateynlerinin direklerini bile onaramıyorlar..." diye yazdı.
Rumeli Valisi Reşid Mehmed Paşa'nın Misolnik'i abluka altına aldığı sırada İbrahim Paşa da Navarin'e saldırdı. Asiler Mora'nın güneyindeki Kalamata'ya gitmeyi kabul ettiler. Navarin'deki başarılardan sonra harekâtına devam eden İbrahim Paşa, Arkadya, Kalamata, Endrosa, Piryos kazaları ile Küçük Manya'yı Haziran 1825'e kadar ele geçirdi. İsyanın başında çok sayıda Türk ve Yahudi'nin katledildiği Tripoliçe ise 1825 Ekim'inde kurtarıldı. Bu sırada Misolnik'i abluka altına alan Reşid Mehmed Paşa, İbrahim Paşa'ya mektup yazarak yardım istedi. İbrahim Paşa yardıma giderken, Mehmed Ali Paşa da Misolnik ablukası için takviye gönderdi. Abluka sırasında Reşid Mehmed Paşa ile Kavalalı İbrahim Paşa bir çekişme baş gösterdi.
Kavalalı Mehmed Ali Paşa yaptığı yardımlara rağmen yeterince mücadele etmemekle suçlandı ve kaptan-ı derya Hüsrev Paşa tarafından sert bir dille uyarıldı. Kavalalı ise bu duruma oldukça kızdı ve yaptığı yardımlar ve verdiği mücadele hakkında sert mektuplar kaleme aldı. Bâbıâli, İbrahim Paşa ile Hüsrev Paşa arasındaki çekişmeyi bir süre idare etmeye çalışsa da Misolnik ablukası sırasında ilişkiler daha da gerildi. İbrahim Paşa, Hüsrev Paşa'nın askerlerin iaşesi için Mısır'dan zahire nakline yardım etmesi gerektiği hâlde nakliye için gemi vermemesinden şikâyet etmekteydi. Mehmed Ali Paşa da Hüsrev Paşa'nın azli için girişimlerde bulundu ve Hüsrev Paşa azledilip yerine işe yarar biri atanmadığı takdirde oğlunu Mora'dan geri çekeceğini merkeze bildirdi. "Mora'nın kilidi" olarak adlandırılan Misolnik ise Nisan 1826'ya kadar devam eden ablukadan sonra ele geçirildi.
İSYAN BASTIRILDI
Bâbıâli, Misolnik'in alınmasından sonra iki paşanın görev yerinin ayrılmasına karar verdi. Buna göre merkezî donanmadan yanına 25 gemi verilen İbrahim Paşa Suluca ve Çamlıca üzerine gidecek, Hüsrev Paşa ise Sisam'daki asileri tedip edecekti. Mehmed Ali Paşa'nın talebi üzerine paşalar arasındaki sıkıntının halli için merkezden iki arabulucu gönderildi. İbrahim Paşa, Misolnik'in ele geçirilmesinden sonra Mora'ya doğru hareket etti. Yol üzerinde saklanan Yunanlı asilerin çoğunu esir alıp, 500'den fazla Türk esiri de kurtardı. Reşid Mehmed Paşa ise Atina'yı ele geçirmek için yola çıktı. Reşid Mehmed Paşa, İbrahim Paşa'dan şikâyetçiydi. Paşa'ya göre Kavalalı İbrahim Paşa Mora'da kaleleri geri almak yerine çapulculukla uğraşmakta, böylece eşkıyalar rahatça Atina'ya yardım etmekteydi. Bütün çekişmelere rağmen Atina ve Akropolis Haziran 1827'de ele geçirildi ve isyan büyük ölçüde bastırıldı.
NAVARİN BASKINI
1826'dan itibaren Avrupa'daki dengeler ve siyasi yapı değişince kamuoyularının da baskısıyla İngiltere, Rusya ve Fransa Temmuz 1827'de Londra'da bir sözleşme imzaladılar. Buna göre Mora'da ve Yunanlılar'ın yaşadığı topraklarının bir kısmında Osmanlı'ya karşı sadece vergi yoluyla bağlı olan bir eyalet oluşturulacaktı. Bâbıâli, gelişmeleri tam olarak analiz edemedi ve İbrahim Paşa'ya da Avrupalılar'ın faaliyetlerinden çekinmemesini söyledi. Ancak Mehmed Ali Paşa bu üç devletin donanmasının Navarin civarında olmasından kaygılanmaktaydı. Nitekim Kavalalı'nın boş yere kaygılanmadığı kısa süre sonra anlaşıldı. Osmanlı yönetimi, müttefiklerin tekliflerini iç işlerine müdahale olarak değerlendirip reddedince 20 Ekim 1827'de Navarin'de Osmanlı ile Mısır donanmasına ani bir baskın düzenlendi. Bu baskında 52 gemimiz battı ve 6 bin şehid verdik.