Yavuz Sultan Selim, Selim Şah veya Sultan Selim-i Evvel olarak bilinen büyük Osmanlı hükümdarı babası İkinci Bâyezid'in Amasya'da valiliği sırasında doğdu. Annesi Dulkadiroğlu Alaüddevle Bey'in kızı Ayşe Hatun'dur.
ÇALDIRAN ZAFERİ
Kardeşleriyle ve babasıyla yaptığı mücadeleyi kazanarak tahta çıktı. 1514'te çıktığı İran Seferi'nde Çaldıran Meydan Muharebesi'nde Şah İsmail komutasındaki Safevi ordusu karşısında büyük bir zafer kazandı.
Çaldıran Savaşı doğu sınırları ile ülkenin bütünlüğünü güvene alma ve Safeviler tarafından ortadan kaldırılan Akkoyunlu Devleti'nin topraklarına hakim olma mücadelesiydi. Çaldıran Savaşı'ndan sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Tebriz ve Azerbaycan Osmanlılar'ın eline geçti. Safeviler bir müddet sonra Tebriz ve Azerbaycan'ı tekrar ele geçirdiler. Anadolu toprakları ise Osmanlı hakimiyetinde kaldı.
İran seferi dönüşü sırasında, Turnadağı Savaşı'nda Dulkadirliler mağlup edildi. Dulkadirli toprakları Osmanlı hakimiyetine geçti. Memlük Devleti ile aralarında tampon olan bu beyliğin ortadan kalkmasıyla Suriye ve Mısır yolu Osmanlılar'a açıldı.
Yavuz Sultan Selim, Çaldıran seferinden dönerken Doğu Anadolu'da saygın bir isim olan Şeyh Hüsameddin'in oğlu İdris-i Bidlisî'yi Kürt beylerine gönderdi. Mahalli Kürt beyleri bu dönemde Safevî baskısı altındaydı. Çaldıran Savaşı'ndan sonra Doğu Anadolu'da Safevî otoritesi sarsılınca Kürt beyleri İran'a karşı harekete geçtiler. İdris-i Bidlisî'nin tek tek dolaştığı Kürt beylerinden 25'i Osmanlı hakimiyetine girdi.
ORTADOĞU HAKİMİYETİ
Yavuz, 1516'da Memlük Devleti üzerine sefere çıktı. Mercidabık ve Ridaniye muharebeleriyle Memlük Devleti'ni ortadan kaldırdı. Ortadoğu Osmanlı hakimiyetine girdi. Osmanlılar Haremeyn'in hizmetkârı oldular. Suriye ve Mısır'ın ele geçirilmesiyle Osmanlılar, Hindistan ticaret yollarının önemli bir kısmına hakim oldular. Portekizliler'in, Arabistan Yarımadası'nda ilerlemeleri durduruldu ve bu sayede Hindistan'dan mal akışının önemli bir kısmı tekrar Osmanlı ülkesi üzerinden Avrupa'ya yapılmaya başlandı. Bilhassa Mısır'ın fethedilmesi Osmanlılar açısından İstanbul'un fethi kadar önemlidir. Mısır'ın alınmasıyla Hindistan ticareti dolayısıyla, buradan elde edilen gelirler Osmanlı İmparatorluğu'nu ekonomik yönden güçlendirdi.
BİZİ BUNCA ZAMANDAN BERİ KİMİNLE BİLİRDİN?
Yavuz, ömrünün son günlerinde Edirne'ye gitmişti. Buraya gitmeden önce sırtında çıkan şirpençe denilen bir çıbandan muzdaripti. Bu çıbanı hamamda sıktırıp, ovdurtması ve ardından Edirne'ye at ile gitmeye çalışması hastalığının sıkıntılarını iyice artırdı. Padişahın hastalığı artınca Çorlu yakınlarında babası ile savaştığı yerde, 40 gün konaklandı. Yavuz'un hastalığı günden güne iyice ağırlaştı.
Sultanın hastalığı boyunca yanında gece gündüz musahibi Hasan Can vardı. Büyük hükümdarın son günlerinde ikisinin aralarında şu konuşma cereyan etmişti: Yavuz, musahibine "Hasan Can bu ne haldir?" diye sorunca, Hasan Can, "Sultanım Cenab-ı Hakk'a teveccüh edip Allah'la beraber olacak zamandır" cevabını verdi. Yavuz "Bizi bunca zamandan beri kiminle bilirdin? Cenab-ı Hakk'a teveccühümüzde kusur mu gördün" deyince Hasan Can, "Haşa ki bir zaman zikri Rahman'dan şaştığınızı görmedim. Lâkin bu zaman başka zamana benzemediğinden ihtiyareten cesaret eyledim" dedi.
Yavuz, bu cevaptan sonra Hasan Can'a "Sure-i Yasin tilavet eyle" dedi ve onunla birlikte okumaya başladı. Yasin Suresi'nin ikinci okunuşu sırasında "Selâm Ayeti"ne gelindiği zaman Yavuz Sultan Selim ruhunu teslim etmişti. Tarih 1520 yılının 21 Eylül'ünü 22 Eylül'e bağlayan geceydi.
YAVUZ'UN MİRASI
Osmanlı padişahları içerisinde en şanslı olarak tahta çıkan kişi Kanunî Sultan Süleyman'dır. Kanunî, babasının kısa sürede oldukça kuvvetlendirdiği ve zenginleştirdiği Avrupa'nın en büyük devletinin başına geçmiştir.
Kanunî tahta çıktığında Osmanlı İmparatorluğu arazi, nüfus ve bütçe açısından Avrupa'daki devletlerin her birinden daha büyüktü. 1525-1526 yılı Osmanlı bütçesinde, devletin gelirleri 9.5 milyon duka altınıyken, aynı yıllarda İspanya'nın gelirleri 9 milyon, Fransa'nınki 5 milyon, Venedik'inki 4 milyon altındı.
Yavuz'un tahta çıktığı sırada Osmanlı İmparatorluğu için büyük bir tehlike olan Safeviler, onun hükümdarlığında sindirilmişti. Yine Mısır ve Suriye alınarak Hint ticaret yolu Osmanlı denetimi altına sokulmuştu. Yavuz Sultan Selim'in doğu ve güneydeki tehlikeleri ortadan kaldırması, Kanunî devrinde Avrupa'ya karşı rahat hareket edilebilmesini sağladı. Bunun sayesinde de Osmanlılar bu dönemde Avrupa'nın bugüne kadar gelen siyasi çehresinin oluşmasında önemli rol oynayabildiler. Yavuz Sultan Selim, ömrünün son yıllarında tersaneleri genişletip, sayılarını artırarak Osmanlı deniz kuvvetlerini güçlendirdi. Avrupalılar'la yapılan mücadelenin sadece kara kuvvetleriyle başarılamayacağını anlamıştı. Denizcilik sahasında yaptığı hazırlıklar Kanunî devrinde denizlerde Avrupalı devletlere karşı kazanılan başarıların alt yapısını hazırladı.
Yavuz Sultan Selim
Doğumu: Amasya 1470.
Ölümü: Çorlu 21-22 Eylül 1520.
Tahta çıkışı: 24 Nisan 1512.
Tahttan inişi: 21-22 Eylül 1520.
Babası: İkinci Bâyezid.
Annesi: Ayşe Hatun.
Eşleri: Hafsa Hatun, Ayşe Hatun.
Oğulları: Şehzâde Süleyman,
Şehzâde Orhan, Şehzâde Musa,
Şehzâde Korkut, Şehzâde Salih.
Kızları: Beyhan Sultan, Hatice
Sultan, Hafsa Sultan, Fatma
Sultan, Şah Sultan, Hanım Hatun
Sultan, Gevherhan Sultan,
Kamerşah Sultan.