Avrupa'da 18. yüzyılın sonlarında meydana gelen Fransız İhtilali'nin yaydığı milliyetçilik ve bağımsızlık fikirleri Osmanlı topraklarında yaşayan milletleri de etkiledi. Sırplar isyan edip, muhtariyetlerini kazandılar. Regas, Laskaris, Koreas gibi yazarlar da eserleri ile Yunan halkını bilinçlendirdiler.
Avrupalılar, isyan eden Yunanlılar'la.
YUNAN İSYANI
Bir Rum tüccarı olan Manuel, Hoca Bey'de yanına iki kişi daha alarak Philike Heteiria'yı (Dostluk Cemiyeti) kurarak bağımsızlık yolunda ilk adımı attı. Cemiyetin başkanlığına Aleksandır İpsilanti getirildi.
Sırplar ve bazı Avrupalı devletlerle temasa geçen İpsilanti ayaklanma için hazırlıklarını tamamladıktan sonra, 6 Mart 1821'de Eflak ve Boğdan'da isyanı başlattı. Ancak Sırplar'ın ve Ulahlar'ın bu isyana katılmaması, Rus Çarı'nın destek vermemesi ve Osmanlı yönetiminin de isyancılara karşı sert tedbirler almasıyla isyan bastırıldı. Bu ayaklanmaya karıştığı tespit edilen Rum Patriği, kethüdasıyla birlikte isyanın başlatılma tarihi olarak belirlenen Paskalya gününde, Patrikhane'nin Petro Kapısı'nda asıldı.
Eflak ve Boğdan'da başlayan ayaklanma Mora ile bazı adalara (Sakız, Semadirek, Sisam vs.) da yayıldı. Mora'da, nisan ayında başlatılması planlanan isyan, birkaç sarhoşun havaya ateş etmesi üzerine, yanlışlıkla 17 Mart'ta başlamıştı. Eflak-Boğdan isyanı ve Tepedelenli Ali Paşa isyanıyla ilgilenen Osmanlıların, Mora'yı ihmal etmeleri sonucu buradaki ayaklanma giderek genişledi. Bunun üzerine II. Mahmud, oğluna Girit valiliği vermek şartıyla Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'dan askeri yardım alarak buradaki isyanı bastırmak yoluna gitti.
Avusturya Başbakanı Metternich
AVRUPALI GÖNÜLLÜLER
Yunan isyanı başladığında Rus Çarı I. Aleksandır, İtalya ve İspanya'daki devrimci hareketlerin tartışıldığı Laicbach Konferansı'nda bulunuyordu ve Avusturya Başbakanı Metternich'in etkisi ile bu isyana destek vermedi. Avrupa kamuoyunun Rumları desteklemesine rağmen Fransa, İngiltere ve Prusya, Avusturya'nın da tesiri ile ayaklanma karşısında tarafsız kaldı. Avrupa'daki mevcut dengenin bozulmasını ve ulusal ayaklanmaların başarıya ulaşmasını hiçbir devlet istemiyordu.
Avrupa kamuoyu ise başından itibaren Rumları desteklemekteydi. Avrupa'nın hemen hemen her ülkesinde Helen Dostluk Komiteleri kuruldu ve bunlar Rumlara maddi ve manevi destek sağladı. Avrupa'da yaşayan Rumlar ile İngiltere, Fransa, İtalya, Amerika vs. gibi ülkelerden başka milletlere mensup gönüllüler savaşmak için Mora'ya geldiler.
Eflak-Boğdan ayaklanması sırasında Osmanlıların lehine olan Avrupalı devletlerin tutumu, isyanın Mora'ya sıçraması ile birlikte olumsuz yönde değişti. Bilhassa bu ayaklanmanın aleyhinde olan İngiliz Dışişleri Bakanı Castlereagh'ın Ağustos 1822'de intihar etmesi üzerine, yerine getirilen Cannig bu durumda etkili oldu. Cannig selefinin tersine bir Helenistti ve Hristiyanlık davası olarak gördüğü bu hadiseyi Ruslara bırakmak istemiyordu. Metternich, durumu tekrar kontrol almak için Rum sorununu görüşmek üzere bir kongre toplanmasını sağladı. Petersburg'da toplanan bu kongreye İngiltere katılmadı.
Lord Byron Yunanlı asilerle.
İLK HRİSTİYAN DEVLET
Osmanlı İmparatorluğu, Mora'da durumu lehlerine döndürmüşken, bu hadise ile buradaki hakimiyetlerini hukuken olmasa da fiilen kaybetmişti. Üç devlet 22 Mart 1829'da Londra'da imzaladıkları yeni protokolle kurulacak Yunan devletinin statüsünü ve sınırlarını belirlediler. Bu sırada devam eden Rus savaşını kaybeden Osmanlı İmparatorluğu, imzaladığı Edirne Antlaşması'nın 10. maddesi ile alınan kararları tanımak zorunda kaldı.
Özerk Yunan Devleti'nin, Rusya'nın baskısı ile kurulması ve onun tesirine girmesi tehlikesi üzerine İngiltere, Fransa'yı da yanına alarak, tamamen bağımsız Yunanistan için harekete geçti. Londra'da üç devlet arasında yapılan görüşmelerde, 22 Mart Protokolü'nde çizilmiş sınırlar küçültülerek, bağımsız Yunanistan'ın kurulmasına karar verildi. İngiltere kendi çıkarları açısından küçük bir Yunanistan'ı tercih ediyordu. Londra'da 3 Şubat 1830'da imzalanan bu protokol kararlarını Osmanlı İmparatorluğu, 24 Nisan 1830'da tanıdı. Böylece Osmanlı toprakları üzerinde ilk bağımsız Hristiyan devleti kurulmuştu.
NAVARİN BASKINI
1825 yılının sonlarında ölen ağabeyinin yerine Rus Çarı olan I. Nikola, Osmanlı İmparatorluğu'nu tamamen ortadan kaldırma niyetindeydi. Mora ve Girit'e, Kavalalı Mehmed Ali Paşa gibi bir şahsiyetin yerleşmesini istemiyordu. 4 Nisan 1826'da Rusya ile İngiltere arasında Mora'nın özerk olması yönünde imzalanan bir protokolle, bağımsız Yunanistan'ın ilk adımları atıldı. Avusturya ve Prusya bu protokole karşı çıkarken, Fransa destekledi.
İngiltere, Fransa ve Rusya, Petersburg kararlarını Osmanlı İmparatorluğu'na uygulatamayınca, Londra'da toplanıp, 6 Temmuz 1827'de bu kararları teyit eden yeni bir sözleşme imzaladılar. Üç devletin verdiği notayı Osmanlıların reddetmesi üzerine harekete geçen müttefik donanması, 20 Ekim 1827'de Navarin'de demirli olan Osmanlı- Mısır donanmasını yaktı. Bu olaydan sonra yapılan görüşmelerde, Osmanlıların Rumlara muhtariyeti tanımayı reddetmeye devam etmesi üzerine, üç devletin elçileri İstanbul'u terk etti. Bu sırada İngiltere'de iktidarın değişmesi ile bazı politika değişiklikleri oldu. İktidara yeni gelmiş olan Wellington, o ana kadar izlenen politikanın tersine Mora hadiselerine direkt karışmama yolunu seçti. Rusya ise Osmanlı İmparatorluğu'na, daha önce imzalanan antlaşmalara uymadığını gerekçe göstererek, 26 Nisan 1827'de savaş ilan etti.
Fransa ise İngiltere'nin de onayını alarak, Mora'da hakimiyeti sağlamakta olan Kavalalı İbrahim Paşa'yı buradan çıkarmak için asker sevk etmeye karar verdi. İbrahim Paşa, bu durum üzerine Fransızlarla anlaşarak, Mora'dan ayrıldı. Onun ayrılmasının hemen ardından 9 Ağustos 1827'de, Fransızlar Mora'ya çıktı. Üç devlet ayrıca Babıâli'ye bir nota vererek, Osmanlıların Mora'ya asker göndermesi durumunda, bunu savaş sebebi sayacaklarını bildirdiler.