Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERHAN AFYONCU

İran’da 900 yıllık Türk hakimiyeti

Dünyanın gündeminden hiç düşmeyen İran topraklarında Türkler’in 10. yüzyılın başlarından itibaren hakimiyeti var. İran’da 1923’te Kaçar Türkleri’nin hakimiyetinin son bulmasıyla İran asıllı Pehlevi hanedanı dönemi başladı

İran dünya gündeminden hiç düşmüyor. Özellikle Suriye'deki iç savaştan sonra hep gündemimizde. Ancak İran'ın Türk geçmişini ve bugün İran nüfusunun üçte birinden fazlasının Türk olduğunu pek bilmiyoruz.


Gazneliler.

İRAN'DA TÜRK HAKİMİYETİ
10. yüzyılın başlarında Gazneliler'in İran'da hakimiyet kurmasından 20. yüzyılın başlarına kadar bazı dönemler haricinde bu ülkede hakim olan unsur Türkler'di. İran'da Türk hakimiyeti ilk olarak Gazneliler'le başladı. 1040'taki Dandanakan Muharebesi'nden sonra Büyük Selçuklular kısa sürede İran'ın büyük bir bölümünü ele geçirdiler. Büyük Selçuklular'dan sonra İran'da Türk atabeylikleri ve yine bir Türk devleti olan Harizmşahlar hüküm sürdüler. 13. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren ise İran'da Moğol hakimiyeti başladı. İlhanlı Devleti'nin 14. yüzyılın ortalarında sona ermesinden sonra Celayirli Devleti kuruldu.
Timur, 14. yüzyılın sonlarında İran'ı da ele geçirdi. Timurlu hakimiyeti 15. yüzyılın ortalarında Güneydoğu Anadolu'da yaşayan Karakoyunlu Türkleri tarafından sona erdirildi. Karakoyunlular'ın İran'daki hakimiyetlerine de 1467'de Diyarbakır bölgesinde yaşayan Akkoyunlu Türkmenleri son verdi. Akkoyunlu Devleti de yine Anadolu'dan giden Türkmen aşiretleri tarafından sona erdirildi. 1501'de İran'da Safevi Devleti kuruldu.


1811'de Tahran.

ANADOLU TÜRKLERİ İRAN'DA
Şah İsmail liderliğinde 1501'de kurulan Safevi Devleti'nin kurucuları Antalya, Maraş, Amasya, Sivas ve Tokat gibi Anadolu'nun çeşitli bölgelerinden, Erdebil şeyhlerinin davetine uyarak İran'a giden Anadolu Türkleri'ydi. Anadolu'dan gelen Ustacalu, Rumlu, Tekelü, Dulkadir, Türkmen, Varsak gibi aşiretler siyasi ve askeri açıdan İran'ın kaderini belirleyen aktörler hâline geldiler. Şah Abbas'a kadar Safevi ordusu nerdeyse bütünüyle bu aşiretlere mensup birliklerden oluşmaktaydı. İran'ın yerli unsurları sadece devletin mali ve mülki idaresinde söz sahibiydiler. Türkmenler, Safevi Devleti'nin kurulmasıyla siyasi ve askeri açıdan İran'ın kaderini belirlediler.
Safevî Devleti'nin kurulmasından sonra iki asırdan fazla sürecek Osmanlı-İran mücadelesi başladı. Osmanlı-Safevi savaşları genellikle Sünni-Şiî mücadelesi olarak değerlendirilir. Ancak meselenin bu şekilde tek bir sebebe irca edilerek, izah ve ifade edilmesi yüzünden iki devlet arasındaki ilişkilerde siyasi, askeri, toplumsal ve ekonomik sebepler gözardı edilmiştir. Osmanlı-Safevi rekabeti, en genel anlamıyla, Doğu ile Batı'nın binlerce yıldan beri süregelen Anadolu üzerinde hâkim olma mücadelesidir. İki devlet arasındaki savaşların önemli sebeplerinden biri de, ipek ticareti üzerindeki hâkimiyet mücadelesiydi. Tebriz ile Bursa arasında yoğun bir kervan ticaretine konu olan ipek hem Osmanlı hem de İran ekonomilerinin en önemli gelir kaynaklarından birisiydi. Benzer bir mücadele Safeviler'den önce İran'a hâkim olan Akkoyunlular ile Osmanlılar arasında da yaşanmıştı.
18. yüzyılın başlarında İran'da Safevi hakimiyeti sallanmaya başladı. Safeviler'e tâbi olan Afganlılar isyan ederek, Orta ve Güney İran'a hakim oldular. İran'daki karışıklıklar üzerine Osmanlılar ve Ruslar İran'a girdi. Osmanlılar İran'da çok büyük fetihler yaptı. Kanunî döneminde ele geçirilemeyen yerler III. Ahmed döneminde fethedilmişti.
Son Safevi hükümdarı Şah Hüseyin'in oğlu Tahmasb, Afganlılar'ın istilası üzerine Tebriz'e kaçarak, II. Tahmasb adıyla kendisini şah ilân etti. İran'da iktidar boşluğu oluştu. Ancak ülkeye hakim olamadı ve Horasan'a kaçarak, Avşar ve Kaçar Türkler'inden yardım aldı. Avşarların lideri Nadir Şah, önce II. Tahmasb'a yardım ederek İran'da otoriteyi tesis etti, ardından da 1736'da III. Abbas'ın çocuk yaşta ölümü üzerine Safevi hanedanına son vererek, İran'da Avşar hakimiyetini başlattı. İran'daki değişen siyasi durum Osmanlılar'ın başarılarını tersine döndürdü. Nadir Şah, Osmanlılar'ın fethettiği yerleri geri aldı.


Nadir Şah.

TÜRK HAKİMİYETİNİN SONA ERİŞİ

Safevîler'in sona ermesiyle İran'da başka bir Türk boyunun, Avşarlar'ın hakimiyeti başlamıştı. Nadir Şah'ın ölümünden sonra Avşarlar'ın yerini, Lur asıllı Zend hanedanı aldı. Kaçar Türkleri'nin reisi Ağa Muhammed Han, 1779'da Zend hanedanını içine düştüğü karışıklıktan yararlanarak İran'da Kaçar hakimiyeti dönemini başlattı. Tahran'ı başkent yapıp, İran'da düzeni sağladı.
İran, 19. yüzyıldan itibaren İngiltere, Rusya ve Fransa'nın çekişme alanı hâline geldi.


Rıza Han.

Kaçar hanedanı yabancı devletlere karşı mücadelelerinde başarılı olamadı. 1921'de Kazak birlikleri komutanı Rıza Han, Seyyid Ziyaeddin Tabatabaee ile birlikte İngilizler'den aldığı silah ve mühimmat desteğiyle darbe yaptı. Rıza Han ordu komutanı, Seyyid Ziyaeddin Tabatabaee de başbakan oldu. Rıza Han birkaç ay sonra Ziyaeddin Tabatabaee'yi tasfiye ederek başbakan oldu. 1923'te son Kaçar hükümdarı Ahmed Şah'ın ülkeden kaçmasıyla birlikte yönetim tamamen eline geçti. Rıza Şah Pehlevî olarak Aralık 1925'te kendini şah ilân etti. Böylece İran'da Türk dönemi sona ermiş İran asıllı Pehlevî hanedanı dönemi başladı. 1979'da İran devrimiyle Rıza Şah Pehlevî'nin oğlu Muhammed Rıza Şah Pehlevî devrilince 54 yıl süren Pehlevî hanedanı sona erdi.

***

İran'ın Türk yüzü

80 milyonluk İran'da yaklaşık 30-35 milyon Türk yaşıyor. Birkaç milyon da İranlılaşmış Türk var. İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney de Türk. Ülkede Farslar'ın yani İranlılar'ın oranı ise yüzde 50'nin altında. Ancak kuvvetli mezhep bağları milli kimliği bastırdığı için İran'da şimdiye kadar fazla sıkıntı yaşanmadı.
Kuzeyde Azeri diye adlandırılan Oğuz boyuna mensup İran Türkleri; Kuzeydoğuda Türkmenler; Kuzeybatıda Kürtler; Orta İran'da Farslar; Hazar kıyılarında Gilekîler, Mazendaranîler; Güneyde Araplar, Kaşgay Türkleri; Güneybatıda Lurlar; Güneydoğuda Belucîler yaşıyor.
Son 20-25 yılda İranlı Türkler arasında Türklük bilinci oldukça güçlendi. Bozkurt sembolleri Türkler arasında yaygın olarak kullanılmaya başladı. Türk kimliği son derece güçlü ve en açık şekilde Tebriz Traktör Futbol takımının maçlarında ortaya çıkıyor. Stadyumda zaman zaman "Ne Mutlu Türküm Diyene" sloganları atılıyor ve Türkiye bayrağı açılıyor. Türkler her şey İranlılar'ın elinde, biz ikinci sınıfız diye düşünüyorlar. Bu da İranlı kimliğini zayıflatıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA