İspanya Habsburgları, Trablusgarb'ı işgal ettikten sonra, İmparator Şarlken 1510'da kaleyi tahkim edip, Malta Şövalyeleri'ne vermişti. Bu dönemde bölge halkı Osmanlı padişahından yardım istediyse de şartların uygun olmamasından dolayı ancak kısmi destek verilebildi. İspanyol işgalinden dolayı Trablusgarb'ın Afrika ticaretindeki önemi de zarar gördü. Kervanlar başka limanlara yöneldi.
LİBYA'NIN FETHİ
16. yüzyılın ortalarında Kanuni Sultan Süleyman döneminde Batı Akdeniz'de hakimiyet kurmak ve Kuzey Afrika'yı Hristiyanlaşmaktan kurtarmak isteyen Osmanlı yönetimi Malta ve Trablusgarb üzerine bir donanma gönderdi. Malta'da başarılı olamayan Osmanlı kuvvetleri 1551'de bugün Libya'nın başkenti Trablus'u kuşattılar. Trablusgarb, Gaspard de Vallier komutası altındaki 200 şövalye ile 630 Kalabriyalı ve Sicilyalı paralı asker tarafından müdafaa edilmekteydi. Osmanlılar, Libya'nın çoğu yerini fethetmişler ve Trablusgarb'ı çembere almışlardı. Kaleyi savunan Malta Şövalyeleri mağlup edildi ve altı günlük bir bombardımandan sonra Trablus 15 Ağustos'ta fethedildi.
LİBYA BİRLEŞTİ
Bugün Libya çatısı altında bulunan Trablus, Bingazi, Fizan bölgeleri geçmişte birbirinden ayrı ayrı bölgelerdi. Osmanlı döneminde Trablusgarb Beylerbeyliği'nin altında birleştiler. Berka bölgesi denilen Bingazi'nin de içinde bulunduğu bölge Memlük Devleti'ne bağlıydı. Ancak hakimiyet Berka Arapları'ndaydı. Mısır'ın fethinden sonra Berka bölgesi Osmanlı hakimiyetine girdi. Osmanlılar bölgede hakimiyeti tam olarak 1578'de kurdular. Tarih boyunca Mısır'ın kontrolünde olan bölge Osmanlı döneminde Libya'nın bir parçası oldu. Osmanlılar, 1863'te Bingazi'yi mutasarrıflık yaparak direkt İstanbul'a bağladılar. Trablusgarb Tunus'un kontrolünde iken İspanyol işgaline uğramışsa da 1551'de Turgut Reis tarafından fethedilmişti. Fetihten sonra kurulan beylerbeyliğin merkezi oldu. Çok az nüfusun yaşadığı ülkenin güneyindeki Fizan bölgesi Fas taraflarından gelip bölgeye yerleşen Evlad-ı Muhammed Kabilesi'ne mensup yöneticiler tarafından idare ediliyordu. Bölgenin Haçlı işgalinden kurtulması sırasında Fizan Trablusgarb Beylerbeyliği'ne bağlı bir sancak oldu. Bölgede hakim olan sülale vergilerini düzenli vermek şartıyla içişlerinde serbest bırakıldı. Fizan, 18. yüzyılın ilk çeyreğinde Trablusgarb'a hakim olan Karamanlı ailesine tâbi oldu. Vergiler düzenli verildiğinde ilişkiler iyi düzeydeydi. Ancak sık sık vergi problemleri çıktı. Karamanlı ailesi bölgeye birçok defa askeri harekât yaptıysa da Fizan'ı tam olarak kontrole alamadı. Evlad-ı Süleyman Kabilesi, 1830'larda Evlad-ı Muhammed Kabilesi'ni yenerek bölgeye hakim oldu. Karamanlı ailesinin hakimiyetinin 1835'te bitmesinden sonra çıkan kargaşaları Osmanlı yönetimi 1842'de bitirerek Fizan'ı kontrolü altına aldı. 1875'te Osmanlı topraklarına katılan Gat, Fizan'a kaza olarak bağlandı.
GARB OCAKLARI
Osmanlı İmparatorluğu'nun Garb Ocakları diye anılan Kuzey Afrika Eyaletleri, Türk denizciliğinin en önemli merkezleriydiler. Amerika'dan İngiltere'ye kadar oldukça geniş bir sahada deniz akınlarında bulunurlardı. Garb Ocakları'nın en büyük geliri deniz akınlarından sağlanırdı. Avrupalı devletler, Türk korsanlarına saldırılarından korunmak için haraç verirlerdi. Garb Ocakları 17. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yeniçeri ocağı içerisinden çıkan ve "dayı" adı verilen idareciler tarafından yönetildi. Yeniçeri Ocağı içerisinde bileği kuvvetli olanlar dayı olurlardı. Dayıların yönetimiyle birlikte Cezayir, Tunus ve Trablusgarb Osmanlı Devleti'nden kopmamakla birlikte, imparatorluğun özerk bölgeleri hâline geldiler.
DAYILAR YÖNETİMİ
Trablusgarb Eyaleti başlangıçta merkezden gönderilen beylerbeyiler tarafından idare edildi. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun Afrika'daki eyaletleriyle bağları 17. yüzyılın ortalarından itibaren zayıfladı. 17. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yeniçeriler kendi aralarından seçtikleri bir reis "Dayı" adıyla Garb Ocakları'nın asıl idarecisi oldu ve Osmanlı valisinin hükmü kalmadı. 1711'de dayılığa gelen Karamanlı Ahmed Bey, beylerbeyi gönderme uygulamasını tamamen sona erdirdi. Dayılık babadan oğula geçtiği ve sultanın adına bölgeyi yöneten Karamanlı adı verilen hanedanı kurdu. Bölge özerk bir yapı kazansa da Osmanlı Devleti'ne bağlılığı devam ediyordu. 18. yüzyılın sonlarında Karamanlı ailesi içinde başlayan iktidar çekişmeleri de Trablusgarb'ta kaosa yol açtı. Bâbıâli, yani Osmanlı hükümeti Karamanlı ailesi mensuplarını barıştırarak bölgede kontrolü sağlamaya çalıştı. Ancak Karamanlı ailesinin kendi aralarındaki hakimiyet mücadelesi bitmedi. İkiye ayrılan aşiretler de mücadeleyi sürdürüyorlardı. Sonunda 1835'te bölgeye bir miktar Osmanlı askeri gönderilerek Trablusgarb'ın merkeze bağlandığı ilân edildi. Ancak aşiretlerin isyanı 1856'ya kadar devam etti. Tanzimat'tan sonra Libya, eyalet sancak, kaza ve nahiyelere ayrıldı. 1877'de Meşrutî idareye geçilmesiyle açılan meclise Trablus'tan iki mebus katıldı. Fransa'nın 1830'da Cezayir'i, 1881'de Tunus'u, İngiltere'nin de I882'de Mısır'ı işgaliyle Osmanlı Devleti'nin elinde kalan Afrika'daki tek toprak parçası Libya oldu. Osmanlı yönetimi, buranın da elden çıkmaması için yerli halkı savaşa hazırlayıp, çeşitli yerlerde silah depoladı. Bölgedeki önemli tarikatlar devlet tarafına kazanıldı. Ancak İtalya, 29 Eylül 1911'de Libya'nın liman şehirlerini bombalayarak fiili işgalin ilk adımını atacaktı.