İstanbul'un fethinin ardından Avrupa'da yeni bir Haçlı seferi düzenleme fikri hakim olmuştu. Papalar heyecanla Hristiyan birliği kurmaya çalışmışlarsa da, bir sonuca varamamışlardı. Avrupalılar Türklere karşı Haçlı seferi düzenlenmesiyle ilgili yüzlerce teşebbüs olmuştur ki, bu yüzden Haçlı seferi düzenleyeceğiz diye papayı bile kandırıp para sızdıranlar bile olmuştu. Türklerin ardı ardına kazandığı başarılardan dolayı ortaya çıkan "Yenilmez Türk" imajı, ilk olarak 1565'te Malta kuşatmasında başarısız olunmasıyla sarsıldı.
HAÇLI İTTİFAKI
Osmanlıların 1569'da Kıbrıs üzerine yürüyeceği anlaşılınca adanın hakimi olan Venedik, Papalık başta olmak üzere Avrupa'daki diğer devletlerden yardım talep etti. Osmanlılar'ın Avrupa'da ilerleyişleri karşısında birçok defa bu tür Haçlı ittifakı kurulmak istenmişse de başarılı olamamıştı. Mayıs 1570'te papanın Venedikliler'e yardım edeceği haberi Avrupa'da yayıldı. Papa V. Pius, Avrupa'daki hükümdarları Hristiyanlık adına görevlerini yerine getirmeye çağırdı ve Papalık kuvvetlerini hazırlattı. Daha önce 1538'de Preveze Savaşı'nda kurulan ittifak canlanıyordu. Türklere karşı kurulan orduya Venedik ve Papalık'ın yanısıra, İspanya da katılacaktı. Bu defa, ittifaka Fransa'nın da katılması bekleniyordu. Ayrıca Portekiz, hatta Lehistan'ın da desteği bekleniyordu. Ancak kâğıt üzerinde oluşturulan ittifakın hayata geçirilmesi oldukça zordu. 1570 yazında Osmanlılar Kıbrıs'ı fethederken, Venedik hiçbir yerden yardım alamadı. Papa'nın gönderdiği kardinaller, Venedik ve İspanya Kralı'nın elçileriyle görüşmeleri bir türlü bitirememişlerdi. 1570 yılı bittiğinde hâlâ Haçlı ittifakı oluşturulamamıştı. Hatta Kıbrıs'ın büyük bir bölümünü kaybeden Venedik, Osmanlı İmparatorluğu ile el altından barış görüşmelerini yürütüyordu. Fakat 1571 Nisan'ında Venedik, Türklerle barış yapmaktan vazgeçti. Bunun üzerine hızlanan görüşmeler sonucunda, 25 Mayıs 1571'de Haçlı İttifakı kuruldu. Ancak ittifak, başta düşünüldüğü kadar geniş olmamış, birliğe sadece Papalık, İspanya ve Venedik katılmıştı. Haçlı İttifakı, İspanya'nın onayının gelmesi beklenmeden 2 Temmuz'da ilan edildi. El ilânları ve dini törenlerle antlaşma her yere duyuruldu. Hristiyanlar, ezeli düşmanları Türkler'e karşı sonunda harekete geçmişlerdi. Osmanlı donanması 7 Ekim 1571'de Haçlı donanmasıyla karşılaştı. Haçlılar gemi ve ateşli silah üstünlüğü, tecrübeli kaptanları ve Osmanlı donanma komutanının hataları sayesinde savaşı kazandılar. Savaşı Tanrı'nın, Hz. İsa'nın, meleklerin ve azizlerin yardımıyla kazandıklarına inandılar. 7 Ekim 1571, başta Venedik olmak üzere birçok Hristiyan ülkesinde bayram günü olarak ilan edildi. İtalya'da bu zafer büyük törenlerle kutlandı. Zafer anısına heykeller ve resimler yapıldı. Hristiyan Dünyası, güç birliği ve sağlam bir iradeyle Osmanlılar'ın yüzyıllardır korku salan gücünün engellenebileceğini anladı. Yenilmez denilen Türk yenilmiş, Osmanlı'nın yenilmezlik efsanesi bitmişti. İstanbul'un fethinden sonra bir türlü durdurulamayan Osmanlı İmparatorluğu'na ilk defa büyük bir darbe vurulmuştu. İnebahtı'nın galipleri, muharebede ele geçirdikleri Türk silahlarını, bayraklarını ve eşyalarını Venedik, Roma, Cenova ve Madrit'te sokak ve dükkânlarda sergilediler. "Türkler'e karşı Tanrı'nın yardımıyla kazanılan büyük zaferin anısına" yazısını taşıyan paralar bastırıldı. Ressamlar, İnebahtı Deniz Muharebesi'nin birçok tablosunu yaptılar. Avrupa'daki kilise ve saraylar, "İnebahtı" resimleri ve freskleriyle süslendi. Tablolarda Tanrı'nın ve meleklerin Hristiyanlar'a yardımı resmedildi.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ MESUT VE MUZAFFER OLACAKTIR
Avrupa, Sevr Antlaşması'yla Şark Meselesi'ne son noktayı koyduğunu düşündü. Türk milleti Atatürk'ün liderliğinde kendine biçilen kefeni kabul etmedi ve Mili Mücadele başladı. Çok büyük zorluklara rağmen lideriyle birleşen milletimiz bitmeyen hesaplaşmada Batı'ya son noktayı koydurtmadı. Milli Mücadele'nin başarıya ulaşmasından sonra hükümet şekli tartışılmaya başlamıştı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet kabul edildi. Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'le ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının ardından Meclis kürsüsünden milletvekillerine hitap etmiş, konuşmasını "Milletin teveccühünü daima dayanak kabul ederek hep beraber ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut ve muzaffer olacaktır" diye bitirmişti. Türkiye Cumhuriyeti, 96 yıllık hayatında bütün zorluklara rağmen mücadele ederek dimdik ayakta durmaya devam ediyor.
YARIN
TÜRKLERİN AVRUPA'YA AYAK BASMASIYLA BAŞLAYAN 'ŞARK MESELESİ'