Son yıllarda denetimin sıkılaşması ve kurban kesimi için uygun yerlerin açılmasıyla birlikte sağda solda kurban kesip, çevreyi kirletme azaldı. Kurban bayramlarında kesilen hayvanlarla ortalığın kirletilmesi aslında Osmanlı döneminden kalma bir durumdu. Osmanlı döneminde evlerin çoğunda kurbanların rahatça kesileceği bahçe veya avlu olmasına rağmen kurban kesimlerinde hoş olmayan durumlar yaşanmıştı. 1754 ile 1774 arasında Osmanlı tahtında bulunan Üçüncü Mustafa ferman üstüne ferman yayınlayarak kurban artıklarının çevreyi kirletmesinin önüne geçmeye çalışmıştı.
BAYRAMIN TESPİTİ
Bayramlar, Müslümanlar'ın Medine'ye Hicret'inden sonra 624'te başlamıştı. Ramazan Bayramı 3, Kurban Bayramı ise 4 gündü. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Ramazan Bayramı'na "Iyd-i Said-i Fıtr", Kurban Bayramı'na ise "Iyd-i Said-i Adha" denirdi.
Osmanlı İmparatorluğu'nda Kurban Bayramı'nın başlangıcını tespit için Zilhicce ayının girdiğinin işareti olarak hilalin görülmesi beklenirdi. Zilhicce ayının birinci günününün tespitiyle arife ve bayram günü belli olurdu. Kurban Bayramı, Zilhicce ayının 10'unda başlardı. Ramazan'ın başlangıcını, bitişini, Kadir gecesini ve Kurban Bayramı'nın ne zaman olduğunu belirlemek İstanbul Kadısı'nın göreviydi. Kadı bayramın ne zaman olacağını tespit ettikten sonra saraya bildirir, padişahın onayı alındıktan sonra bayramın günü halka ilân edilirdi. Saraya bu günleri bildiren İstanbul kadısı yüklü bir miktarda bahşiş alırdı.
Arife günü ikindiden itibaren Ramazan Bayramı'nın üçüncü günü, Kurban Bayramı'nın ise dördüncü günü akşamına kadar her gün top atılırdı. Bu toplar genellikle Tersane'den ve Donanma'dan ateşlenirdi. Bazen limanda bulunan başka milletlere ait gemiler de top atarlardı. Ramazan ve Kurban Bayramı öncesi arife gecesi bütün cami ve mescitlerin kandilleri yakılırdı.
Kurban bayramlarında en önemli mesele halkın kurban ihtiyacının karşılanmasıydı. Tanzimat öncesinde sığır eti pek makbul olmadığından koyun eti tüketilirdi. Bu yüzden kurbanlıkların hemen hemen hepsi koyun olurdu. Yetkililer, halkın sıkıntı çekmemesi için aylar önceden İstanbul'a gelecek kurbanlık koyunlar için hazırlıklara başlarlardı.
ÇEVREYİ KİRLETMEYİN
Hassa kasabbaşı kontrolü altında, Anadolu ve Rumeli'deki koyun yetiştirilen bölgelerden onbinlerce koyun getirilirdi. Kasabbaşı, eğer Kurban Bayramı kışa rastlamışsa Anadolu'dan kurbanlık koyunların getirilmesi zor olduğundan, Rumeli'den daha fazla koyun getirtirdi.
Eskiden olduğu gibi Osmanlı döneminde de kurbanlık koyunların rastgele yerlerde kesilmesi ve hayvan artıklarının sağa sola atılması devletin önleyemediği bir meseleydi. 1757 ile 1774 arasında Osmanlı tahtında bulunan Sultan Üçüncü Mustafa tarafından 1765'te çıkarılan bir fermanda İstanbul suriçi, Üsküdar, Eyüp ve Galata kadıları ile sekbanbaşı, bostancıbaşı ve Galata Voyvodası'na halkın kestiği kurbanların artıklarını sağa sola atmalarının engellenmesi emredilmişti.
Üçüncü Mustafa tarafından İstanbul Kadısı'na gönderilen bir başka fermanda da "Kurban Bayramı'nda kesilecek hayvanların ciğer, ayak ve diğer fazlalıkları alışveriş yerleri ve pazarlara ortalık yerlere, köşe ve bucaklara bırakılması yüzünden pis kokuların yayılmasına sebep olanların engellenmesi için mahalle imamlarının çağırılarak tembihatta bulunulması, fermana aykırı hareket edenlerin ağır şekilde cezalandırılacağı" emredilmişti.