Ülkemizin birçok yeri sel felaketleriyle boğuşuyor. İstanbul ve Anadolu'nun birçok yerinde tarih boyunca sel felaketleri eksik olmadı. İstanbul, tarihindeki en büyük sel felaketlerinden biriyle 1563'te karşılaştı. 1563 selinde Kanunî Sultan Süleyman boğulmaktan son anda kurtulmuşsa da İstanbul harabeye dönmüştü. Uğur Demir bir yazısında bu seli anlatır.
BEKLENMEYEN SEL
1563'te Kanunî 43 yıldır tahttaydı ve 69 yaşına gelmişti. Dönemine göre oldukça uzun bir ömür süren sultan yaşlanmış ve oğullarıyla olan mücadelelerinden dolayı yıpranmıştı.
Kanunî Sultan Süleyman, ömrünün sonbaharındayken dertlerinden uzaklaşmak için 1563 Eylül'ünde o zamanlar ormanlık bir alan olan Yeşilköy'de avlanmaya çıkmıştı. Ava çıktığında hava açıkken, 20 Eylül'e doğru gökyüzünü kara bulutlar kapladı. Gök gürültüsünden yer gök inledi. Kanunî, havaya aldırmadan ava devam etti, ancak yağan yağmur değil sanki afetti.
Kanunî ve yanındaki adamları can havliyle kendilerini yakınlarda bulunan İskender Çelebi Sarayı'na attı. Bu durum kaderin acı bir cilvesiydi.
Osmanlı tarihinin en büyük defterdarlarından (Maliye Bakanı) İskender Çelebi 1535'te Veziriazam Makbul/Maktul İbrahim Paşa'nın ayak oyunlarıyla Kanunî Sultan Süleyman tarafından öldürtülmüştü.
İskender Çelebi Sarayı'na sığınan Kanunî ve adamları yağmurdan korunmuştu ama yağmur sele dönüştüğü için civardaki dereler taşmaya ve önüne geleni sürüklemeye başlamıştı. İskender Çelebi Sarayı'nın yanındaki Halkalı Deresi taşarak saraya doğru aktı. Önce bahçe, ardından saray aniden suyla doldu. Saraydakiler sel sularına kapıldılar. Kanunî, iç oğlanlarından güçlü ve uzun boylu bir askerin sırtına çıkarıldı ve çatı altındaki yüksekçe bir bölmeye götürülerek boğulmaktan kurtarıldı. Şiddetli yağmur sabahın erken saatlerine kadar devam etti. Kanunî sığındığı bölmede sabaha kadar bekledi. Sabah olduğunda ise hava hiçbir şey olmamışçasına güneş açmıştı.
Sel İstanbul'u adeta harp meydanına çevirmişti.
Özellikle dere yatakları ile Boğaz'a yakın yerlerde büyük tahribata yol açmıştı. Sokaklarda ve derelerin yakınlarında yağmura yakalananlardan onlarca insan boğularak can vermişti. Su kanallarının içi tamamen kumla tıkandığı için kullanılamaz hâle gelmişti. Yetmişe yakın ev de yıldırım düşmesi yüzünden yanmıştı.
SU KEMERLERİ YIKILDI
İstanbul'un su ihtiyacını karşılayan Moğlova Kemeri sel sularının tazyikine dayanamayarak büyük bir gürültü ile parçalanmıştı. Kâğıthane bölgesi derenin getirdiği ağaçlar ve çamur nedeniyle tamamen sular altında kalmış, asırlık çınarlar bile çöp ve çamur yığınları altında kaybolmuştu.
Selden en büyük zararı Haliç kıyıları, Galata sırtları ve Boğaz'a yakın yerler görmüştü.
Sarayburnu'nun insanın gözünü alarak akan mavi suyun rengi değişmişti. Silivri, Küçük ve Büyükçekmece ile Harami Deresi'ndeki köprüler tamamen yıkıldığından insanlar gemi ve kayıklarla taşınıyordu Su kemerleri ya tahrip olduğu veya tamamen yıkıldığı için şehirde en fazla su sıkıntısı çekiliyordu.
Evlerin bahçelerinde bulunan kuyulardan su yerine çamur çıkıyordu. Felaketin ardından su olmaması yüzünden salgın bir hastalığın meydana çıkması bir an meselesiydi.
Şehir içindeki su kaynaklarının çoğu da kullanılamaz hale gelmişti. Bunun üzerine şehirde büyük bir su sıkıntısı baş gösterdi. Temiz su karaborsaya düştü ve halk ancak kendisine yetebilecek kadar suyu, iki-üç katı para ödeyerek alabildi.
Bu durum üzerine Kanunî Sultan Süleyman, devlet adamlarını da yanına alarak 21 Eylül 1563'te yıkılan su kemerlerini gezdi. Mimar Sinan'a gerektiği kadar para harcayarak ve istediği kadar adam alarak su kemerlerinin tamirini emretti. Kanunî'nin isteği ve takibi sonucunda su kemerleri kısa sürede yeniden yapılarak İstanbul'un su meselesi geçici olarak halledildi.