Emekli ne istiyor? Aslında sorunun cevabı basit. Emekliler geçinebilecekleri bir ücret beklentisi içinde. Pandemiden bu yana uygulanan taban maaş aslında düşük emekli aylıkları olanlar için büyük bir avantaj. Düşünün sizin ödediğiniz düşük primlerinizden, yada 3600 günle emekli olmanızdan kaynaklı emekli maaşınız 6-7 bin lira. Size 10 bin lira ödeniyor. Eğer taban maaş uygulaması olmasa 6-7 bin lira aylık ödenecek. Taban maaş bu anlamda bir avantaj ama emeklinin beklentisini çözecek bir çare olmaktan çıktı.
Çünkü bu sıfır zam tehlikesinin sonu yok.
Nasıl mı?
Ocakta 7.500 TL olan taban maaş 10 bin liraya çıkartıldı. 3.6 milyon emekli bu rakamın altında kök maaşa sahip…
Temmuz ayında yapılan yüzde 24.73 oranındaki enflasyon artışından sonra ise 1.8 milyon emekli yine 10 bin liranın altında aylık almaya devam edecek.
Diyelim ki bu sıkıntıyı ortadan kaldırmak için taban maaş yükseltildi. Konuşulan rakamlar 12-15 bin TL arası. Ocak ayında yeniden enflasyon artışı gelecek ve yine milyonlarca emekli için sıfır zam tehlikesi ortaya çıkacak..
Bir örnek:
Emekli maaşınız 7.500 TL. Yüzde 24.73 ile birlikte ek ödeme dahil aylığınız 9.729 TL oldu. Size ödenecek rakam değişmeyecek ve 10 bin TL yatırılacak. Yani görece maaş 7.500'den 9.729 TL'ye çıksa da ödenen rakam aynı kalacak. Diyelim taban maaş 1.2500 TL oldu. Bu emekliye fazladan 2.771 TL ödenecek.
Ocak ayında 6 aylık enflasyon biraz daha düşük çıkacağı görülüyor. Çünkü enflasyonda bir düşüş trendi başladı. Diyelim yüzde 20 oldu. Bu emeklinin aylığı bu kez ek ödemeyle 11.675 TL olacak. Yani 12.500 TL'nin altında kalmaya devam edecek ve sıfır zam ile 12.500 TL ödenecek.
Ve yine 'taban maaş artmalı' tartışması başlayacak.
Bir de bu taban maaşın hemen üstünde kalan örneğin 11 bin lira alan, ya da yeni taban maaş ile 13.000 TL aylığı olan emekliler açısından oluşan adaletsiz durum var. Aynı anda bu rakamın hemen üstünde maaşı olanla düşük maaşlı arasındaki makas kapanmış oldu. Yani daha çok prim ödeyerek 11 bin lira maaş alan bir emekli ile daha düşük prim ödeyerek 6-7 bin lira aylık alan emekli arasında bir fark kalmadı.
Su ile un meselesi gibi.
Suyu fazla koyunca una ihtiyaç oluyor, unu artırdıkça yeniden suya...
Denge olmayınca da hamur bir türlü tutmuyor.
Bu kafa karıştıran durumlar fırsatçılara da kapı aralıyor.
Kimisi emekli üzerinden siyaset yapıyor.
Kimisi emekli üzerinden kesesini dolduruyor.
Kimisi sokakları karıştırma peşinde.
EYT sonrası iyice bozulan aktif pasif dengesi bir yandan bütçeyi zorluyor. 40'lı yaşlarda yüzbinlerce emeklimiz oldu.
Öyleyse burada da geçici pansumanlardan çok, 'yapısal reforma' ihtiyaç var.
Üç ayrı dönem için ayrı ayrı hesaplanan emekli maaşlarıyla ilgili sistem değişmeli, tek bir hesaplama yöntemi olmalı.
Her dönem için değişen aylık bağlama oranı, enflasyon ve büyüme güncellemesi gibi karmaşık hesaplama yöntemi sadeleşmeli.
Çalışma hayatı boyunca ödenen prim miktarı, çalışma gün sayısı gibi asıl kriterlere bakılarak emekli maaşı hesaplanmalı…
Çok prim ödeyenin çok çalışanın yüksek emekli maaşı aldığı, az çalışıp az ödeyenin de hakkına razı olacağı bir sistem.
SGK çatısı altında toplanan üç kurum için norm birliği de sağlanıp maaş hesaplama yöntemleri emekli olma şartları gibi konularda da eşitlik olmalı…
Yoksa biz her zam döneminde bu tartışmaları yapmaya devam edeceğiz.