Gazetelerde küçük de yer alsa önemli bir haber vardı; "Türkiye'de 1 emekliye 1.5 çalışan düşüyor." Yani 1.5 çalışandan alınan primlerle 1 emeklinin maaş, sağlık gibi giderleri karşılanmaya çalışılıyor.
Şimdi durum tespiti yapmak amacıyla detaylara bakalım…
EYT kararının ardından SGK'dan maaş alan dosya sayısı 15 milyon 351 kişiye yükseldi. Buna karşı çalışan sayımız ise 25 milyon 96 bin 600.
Çalışan sayısı artıyor olsa da emeklilere yenileri eklenmeye devam edecek. Kalan EYT'lilerle birlikte bu sayı 16 milyonu geçecek. 130'dan fazla ülkenin nüfusunu geçmiş bir emekli sayımız var.
Dosya sayısı düşmüyor, çünkü vefat eden emeklinin geride kalan hak sahipleri de maaş almaya devam ediyor.
Peki bu işin uluslararası kabul görmüş "olur"u nedir? O da belli… 4 çalışana karşılık 1 emekli…
Yani bugün 15 milyon emeklimiz varsa çalışan sayısının 60 milyon olması lazım…
Sistemin sağlıklı işlemesi için aktif (çalışan) pasif (emekli) dengesinin bu şekilde olması gerekiyor.
Emekli sayısını düşürmek ya da çalışan sayısını 60 milyona çıkarmak mümkün görünmediğine göre, bu noktada yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğu ortada… Ne yapılabilir?
İstihdamın artırılması için gerekli tedbirler alınır, yatırım ortamı iyileştirilir, üretim, ihracat teşvik edilir. Hükümet programı bunun üzerine kurulu zaten…
Kayıt dışı ile mücadele daha etkin yapılır, kayıp kaçak önlenir, prim tahsilatı artar. Bunun için sert tedbirlere de ihtiyaç var. Bu da yine hükümetin gündeminde.
Gelirleri artırıcı politikalar uygulanır primler vergiler artırılır ki, bu tedbir toplumu daha da zora sokar.
Emeklilik yaşı yükseltilir, insanların daha çok çalışma hayatında kalmaları sağlanır. Bunu tüm Avrupa ülkeleri yapıyor, Fransa'da Almanya'da ve dünyanın birçok ülkesinde 65 ve sonraki yaşlar emeklilik için planlanıyor, hayata geçiriliyor.
Bizde 1999 sonrası işe girenler açısından emeklilik yaşı erkeklerde 60 kadınlarda 58. Bu bile tepkilere yol açıyor.
1990'larda uygulanan popülist kararlar, emeklilik yaşlarının düşürülmesi, süper emeklilik gibi sistemi de emekli olanı da zora sokan uygulamalar getirilmesi EYT denilen sorunu ortaya çıkartmıştı.
EYT emekliliği ile başlayan furya sonrası neredeyse toplumun her kesiminden emeklilik talepleri gelmeye devam ediyor.
Stajla işe başlayanlar emekli olmak istiyor.
Çıraklık yapanlar emekli olmak istiyor.
2000 ve sonrasında sigortalı olanlar emekli olmak istiyor…
Ev kadınları emekli olmak istiyor…
Gurbetçiler hem yurt dışında çalışıp hem Türkiye'den emekli olmak istiyor…
Birçok meslek sahibi 'erken' emekli olmak istiyor.
Listeyi uzatmak mümkün.
Görünen o ki, iktisadın tanımındaki o kural işliyor: İstekler sonsuz kaynaklar kıt…
Yukarıdaki tüm taleplerin kabul edildiğini düşünün. Başta rakamlarla verdiğimiz dengeyi hesaplayın. Emekli sayısı 20 milyonları geçecek… Aktif pasif dengesinde bırakın 1.5 olmasını 1'i göremeyeceğiz.
Çocukları çıkartırsak neredeyse 2 kişiden birisi emekli olacak.
Seçim öncesi çok da kullanılan siyasete alet edilen emeklilerin geçim sıkıntısı düzelecek mi?
Birileri bana kızacak, biliyorum ama fotoğraf böyle…
Gelin taleplerimizi bir kez daha gözden geçirelim…
TABLO
1 EMEKLİYE 1.5 ÇALIŞAN
TABLO