Dilek yarımadası ve Büyük Menderes deltası içinde yer alan Doğanbey ile çevresi üç bin yıllık kültürün hayat bulduğu topraklar. Günümüzde de mimarlık olarak etkileri süren İyon uygarlığı bu topraklarda doğmuş... Bu uygarlığın en büyük liman kenti Milet, İyon Birliği'nin siyasal ve dinsel merkezi içindeki Priene ve hayranlık abidesi Apollon tapınağı da Didim'de... Büyük Menderes deltası ise efsanelerin ve sanatın kaynağını oluşturmuş..
Öte yandan burası bitki örtüsü ve yaban hayvanları açısından da önemli bir yerleşim birimi... Mesela, dünyanın yalnızca on memeli deniz hayvanından biri olan Akdeniz foku burada yaşamakta... Doğanbey köyü ve çevresi de 500 yıllık zeytin ağaçlarının ev sahibi...
Bu yüzden Dilek yarımadası ve Büyük Menderes deltasının bir bölümü 1966'da Milli Park ilan ediliyor, 1994'te de tümü Milli Park kapsamına alınıyor. Yarımada ayrıca, Avrupa Konseyi tarafından "Avrupa Biogenetik Rezervleri Şeması" kapsamında yer almakta...
Şimdi, son seçimlerde AK Parti'den il genel meclisine giren bazı kişilerin, iktidarın da gücünü arkalarına alarak Doğanbey'i, dolayısıyla da Dilek yarımadası ve Büyük Menderes deltasını imara açmak için çalışma içinde oldukları görülüyor. Gerekçeleri de "devlete hatırı sayılır bir oranda" kaynak sağlamak...
Peki, "karlılık" ya da zenginlik bir bölgenin kültürel mirasına sahip çıkmak mı, yoksa "imar" adı altında "vahşi betonlaşma"ya pirim vermek mi? İşte, Kuşadası ve Didim çevresindeki "vahşi betonlaşma" bunun en büyük tanığı... Dağ taş yarım bırakılmış apartmanlar ve Davutlar'daki çöl villaları, tabiat adına ne bırakmış, söyler misiniz?
Toprağının kültürünü ve zenginliğinin farkında olmayanlar, satacak bir şey bulamazsa başka topraklara göçer! Şaşılacak bir şey de yok bunda, nasıl olsa göçebe ulusuz!