Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK DURBAŞ

Eczacı, iflasın eşiğinde mi?

Son 3-4 yıldır T.C. hükümetlerinin yaptığı uygulamalar, özellikle küçük ve orta ölçekli semt eczacılığı yapan eczacıları, mesleklerini sağlıklı olarak icra edememe ve iflas noktasına mı getirdi? İstanbul Zeytinburnu'ndan yazan eczane sahibi ERTAN ÇİFTÇİ, sorunlarını şöyle özetliyor:
"Önce, dönemin Sağlık Bakanı Sn. Dr. Osman Durmuş
15.01.2001 tarihi itibarı ile 'İlaç fiyatlarını %10 ucuzlattım' diyerek eczane raflarındaki bedeli ve vergileri ödenmiş ilaçların %10 eksik fiyatla satılmasını sağlamış, bir kaç ay sonra da %11 zammı onaylayarak aradaki farkı ilaç sanayicilerinin cebine aktarmıştır. Şimdiki Sağlık Bakanı Sn. Dr. Recep Akdağ da tüm eczacı örgütlerinin uyarılarına karşın mart 2004'te ithal ilaç fiyatlarını düşük fiyatlı kurdan belirleyerek eczane raflarında yer alan, bedeli ve vergileri ödenmiş ithal ilaçların düşük fiyattan satılmasını sağlamıştır. Bu fark eczane eczacısının cebinden çıkmıştır. Ardından Sayın Bakan yine 900 civarında ilacın fiyatında neyin kıstas alındığı belli olmayan oranlarda indirimler belirlemiş.
Borç, bir katrilyon
Kamu kurum ve kuruluşlarının ilaç alım sözleşmelerine uymayarak ödemeleri geciktirmesini eczacılık hizmetini durma noktasına getirdiği iddia eden eczacı odası yöneticileriyle eczane işletenler de sorunlarını yoğun bir kampanya ile şöyle dile getirdiler:
"Konsolide bütçeye bağlı kurumlar anlaşmada yer alan süre 18 işgünü olmasına karşın nisandan bu yana ödeme yapmamaktadır. Emekli Sandığı, 45-65 günden önce ödeme yapmamaktadır. Şu anda 20 gün gecikmiş olan borcu 50 trilyon TL'dir. SSK, 120 gündür ödeme yapmaktadır. Son üç aya ait toplam borcu 120 trilyon TL'dir. Bağ-Kur'un toplam 515 trilyon TL borcu bulunmaktadır.
Sosyal güvenlik kurumlarının toplam olarak ödeme günü geçmiş borçları 1 katrilyon lirayı aşmıştır. Emeğiyle geçinen ve ürettiği sağlık hizmetinden başka geliri olmayan eczacı, bu parayı artık devletin yerine karşılayabilecek durumda değildir."
Ve bir not: Günlerdir "SABAH Posta Kutusu" özetlemeye çalıştığım sorunları içeren emaillerle dolup taşıyor. Eylem, demokrasinin gereğidir, diyebilirsiniz. Ama engellenemeyen "internet" ortamında bu eylemin de bir sınırı olması gerekmez mi? Tek tip "dilekçe" örnekleriyle "mail" kutularını gereksiz yere doldurmak da eylemin ciddiyetini zedelemez mi?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA