Yıllardır İsrail yönetimlerinin Filistin halkına karşı sürdürdüğü acımasız politika ve kısmi etnik temizlik harekatlarıyla; çocuklar da dahil, masum sivillerin öldürülmesi hangi insani kriterlerle ya da ahlak anlayışı ile izah edilebilir. İsrail'in siyasilerinin yarattığı bu utanç yakın ve uzak gelecekte; "utanç veren" bir kıyım ve Yahudi halkına mal edilen ibretlik bir yüz karası olarak Yahudi gençliğinin karşısına çıkmayacak mı? Yahudi liderler bu insanlık suçunun damgasını kendi halkının alnından nasıl silmeyi düşünüyorlar acaba? Naziler'in kendilerine yaptıkları kıyımları lanetlerken kendileri aynı caniliği, insanlık suçunu hangi akla hizmetle devam ettiriyorlar? Bu çelişkiyi ve ikilemi anlamak mümkün değil.
Son günlerdeki "Refah" kenti katliamı İsrail yönetiminin acımasızlığını, insanlık suçu işlemekten çekinmediklerini ortaya koymakta. Filistin'de süren bu vahşete paralel olarak Irak'ta ortaya çıkan işkence olayları ve bombalamalar Ortadoğu'da tansiyonun giderek yükseldiğini göstermekte. 5 Nisan 2004 sonrasındaki Şii isyanının devam etmekte oluşuna ve Kuzey Iraklı liderlerin (basına yansıyan) amaçları ve talepleri de dikkate alınacak olursa Ortadoğu'da, yakın gelecekte istikrarın hakim olabileceğini düşünmek olanaksızdır. Mevcut gelişmelerin seyri ve değişen dinamikler, gidişatın aksi yönde olacağını göstermektedir. Elbette kaygı verici bu durum, masum halkların geleceğinin dinamitlenmesinden başka bir şey olmadığı gibi insanlık adına, barış ve refah adına bağnazlıktır.
Bosna'da, Makedonya'da vahşete göz yuman Avrupa ve ABD'nin Filistin ve Irak'ta yaşanan dramlara da hassasiyet göstermemesi normaldir. Emperyal çıkarları herhalde böyle davranmalarını gerektiriyor. Oysa onların anlamakta geç kaldıkları fiili süreç giderek tırmanış göstermekte olup (yalnızca Müslümanlar'a yönelik olan vahşet) Müslüman toplumları savunma ve direnmeye yöneltmektedir. Henüz organize olamamış bu direnişin boyutu ve kapsamının artış göstermesi; o korkulan "Medeniyetler Çatışması"nın fitilini ateşlemeye neden olabilir. Bu kabusu görmek istemeyen Batılı liderlerin artık kaybedilebilecek dakikalarının dahi kalmadığını anlamaları ve barışı getirecek önlem almaları kaçınılmazdır. Duyarsız davranmaya devam ederek insanlığın geleceğiyle kumar oynanmayacağını bilmek zorundalar.
Nusret AKBAYIR/İZMİR