AK Parti'nin seçimlere dair "cesaretli özeleştirisinin" ilk çerçevesi netleşti. 31 Mart'ı "dönüm noktası" olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın salı günü yaptığı MYK toplantısında yaptığı değerlendirme medyaya yansıdı.
Bu değerlendirmede AK Parti'nin yaşadığı oy kaybında 10 ay önce AK Parti'ye oy veren seçmenlerin bu sefer sandığa gitmemesine dikkat çekildi.
Hayat pahalılığı, enflasyon baskısı, emeklilerin refah kaybı, aday belirleme süreci gibi konular kayba götüren temel sebepler olarak sıralanırken genel merkezin, teşkilatın ve adayların sorumluluğuna vurgu yapıldı. Erdoğan'ın "sadece oy kaybı değil, kan ve ruh kaybı da var", "Şahsım dâhil bu masanın etrafında oturan hiçbir arkadaşım, 31 Mart seçim sonuçlarının sorumluluğundan kaçamaz" ve "Ya hatalarımızı görerek kendimizi toparlarız ya da güneşi gören buz misali erimeye devam ederiz" cümlelerini kullanması AK Parti'de kapsamlı bir muhasebe ve analiz sürecinin yaşandığını göstermekte.
***
Elbette
"millet ile arasına duvar örülmesini" engellemenin ilk adımı kendini,
teşkilatını ve icraatlarını
muhasebeye çekmektir.
Seçmenin mesajını doğru anlamak ve gereğini yapmaktır. Kadro yenilenmesi gerekli ancak yeterli görülmemeli.
Yani yapılan muhasebenin tepki veren seçmeni ikna edecek bir yol haritasına dönüşmesi ve tüm AK Parti tarafından izlenmesi gerekiyor.
AK Parti'nin ekonomide toparlanma ve dar gelirlilerin gündelik hayatındaki refah artışına eşlik edecek yeni bir siyaset etme yaklaşımına da ihtiyacı var.
Seçmenle kurulan ilişkinin yıprandığı ve uzun iktidar dönemine bağlı tepkiler ürettiği ortada.
Bu da kapsamlı bir seferberliği ve iş tutma tarzını gözden geçirmeyi mecbur kılıyor.
***
Zira bu defaki dönüm noktası olan
31 Mart 2024 seçimleri, 2009 ve 2019 yerel seçimlerindeki oy kaybından farklı bir durum ortaya çıkardı.
22 yıl ve 17 seçimden sonra AK Parti birinciliği CHP'ye kaybetti.
Dahası,
Ege, Orta
Anadolu ve
Karadeniz'deki AK Parti kalelerinin
CHP'li başkanlar tarafından yönetilecek olması yüzleşilmesi gereken meydan okumalar getirdi.
Sosyal belediyecilik ve algı çalışmaları ile yetinen
CHP'li başkanların büyük farkla yeniden seçilmesi bu parti için "belediyelerde kalıcı olma sonra iktidara yürüme" motivasyonunu güçlendirmekte.
Muhalefet seçmeninin oyunu alabilen CHP, Anadolu'da yeni kazandığı belediyeler vesilesiyle muhafazakâr seçmene yönelmesini artırabilir.
İmamoğlu ve Yavaş figürlerine ek olarak bazı yeni seçilen CHP'li belediye başkanlarının sabah namazına gitmesi sadece bir örnek.
CHP henüz "yeni CHP" denilecek bir noktada değilse de geçmişte AK Parti'nin uyguladığı yöntem ve söylemleri kısmen de olsa takip edebildiğini gösteriyor.
CHP'nin öğrenme sürecinden geçtiği anlaşılıyor.
AK Parti için rakibini küçümsemek de gereksiz büyütmek de hatadır.
***
Siyaset ustası bir lidere sahip olan AK Parti'nin muhasebe sürecini suhuletle yapması ve bu doğrultuda hem kadro hem politikalar bağlamında yenilenmesi mümkün.
Koordinasyon, iş yapma tarzlarının gözden geçirilmesi ve özellikle tepkili seçmen ile kurulacak iletişimde atılacak olumlu adımların sinerji
üreteceği de açık.
AK Parti önümüzdeki dört yıllık iktidar döneminde hem parti siyaseti hem de uluslararası gelişmeler bağlamında yeni fırsatlar bulacaktır.
Bunun için muhasebenin kısa dönemli değil orta ve uzun vadede ısrarla uygulanan bir yol haritasına dönüşmesi gerekir.