Akşener, "şahsi hırsların Türkiye'ye tercih edildiği noter masasına" geri döndü. İmamoğlu ve Yavaş'ın icracı cumhurbaşkanlığı yardımcılığı karşılığında Kılıçdaroğlu'nun adaylığını kabul etti. Böylece ayrılışı ile ağır hasar verdiği masayı daha içinden çıkılmaz hale getirdi. Kaçlı olduğunu saymayı karıştırdığımız bu masa etrafındaki siyasi çekişme, pazarlık ve üretilen formüller gerçekten siyasi hayatımızda örneği olmayan bir noktaya geldi. Birçok kez 6'lı Masa'nın "güçlendirilmiş parlamenter sistem" önerisinin önemli olmadığını asıl meselenin nasıl bir cumhurbaşkanlığı sistemi önerecekleri olduğunu yazdım. İç içe, alt alta, yan yana formüller bekliyorduk da bu kadarı hayli kafa karıştırıcı. Siyasetin, iktidarın ve yönetimin doğasına aykırı.
***
Akşener ayrılmadan önce cumhurbaşkanı yetkisinde 5 yardımcı olacağı söylendi. İki büyükşehir belediye başkanının eklenmesiyle masa tam bir cümbüşe döndü. Artık bir koalisyon masası bile değil. Yetki paylaşımı açısından Anayasa'ya uygun olmamasını bir kenara bırakın muhalefetin sistem önerisi tam bir labirent gibi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı, CHP'li Yavaş ve İmamoğlu icracı cumhurbaşkanı yardımcısı, Akşener hükümet dışında mı içinde mi belli değil. İçinde olursa icracı cumhurbaşkanı yardımcısı, değilse ağır abla. GP, DEVA, SP ve DP ise bir seviye daha aşağıda, icracı olmayan cumhurbaşkanı yardımcısı ya da bakan.***
Akşener'in "kaybet-kaybet" denkleminden çıkmak için yaptığı iki hamle de masanın güvenirliğine ağır hasar verdi. Kamuoyu için şu algıyı üretti: Mühendislik faaliyetiyle deprem yemiş masayı güçlendirmek yetmeyecek. Fay hatları üzerine kurulu masa seçimi görse bile sonrasında ayakta kalmaz. Akşener'in ikinci kararı kendisinin siyasetçi algısını "tahmin edilemez ve sık karar değiştirir" hale getirmekle kalmadı. En çok da partisi İP'ye zarar verdi. Akşener hem CHP'yi öne çıkardığı hem de Kılıçdaroğlu'nun başına iki bekçi dikti. İki belediye başkanını Kılıçdaroğlu'nu sınırlandırmak ve CHP içinde yetki kavgası çıkarmak için masaya güçlü şekilde ekledi. Bu arada, dört sağ partinin masada pek bir anlamı kalmadı. Masanın garnitürü oldukları iyice açığa çıktı. Varlıklarıyla muhafazakâr seçmene güvence verme iddialarını bırak, ikbal için bile orada olduklarını bile anlatamayacak durumda kaldılar. "Cumhurbaşkanı gibi" imza yetkisi olacak diyen genel başkanlar bakalım bu kalabalıkta oturacak sandalye bulabilecekler mi? Kendilerini Yavaş ve İmamoğlu ile eşitleyebilecekler mi?***
Akşener'i de sayarsak 8'li bir yetki paylaşımı dünyanın hiçbir yerinde görülmedi. Hatta hayal edilmedi... "Tek adam" eleştirisi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirdiler, buldukları formül hayal ötesi. Seçim öncesindeki paylaşım sorunlarını masayı genişleterek çözme iddiasındalar. Kazanmaları durumunda masadakileri tasfiye ederek siyasi çekişmelerini çözerler artık. Kılıçdaroğlu kazanırsa sahip olduğu yetkiyi 7 kişi ile paylaşacak. Tabii, sol partilerin ve HDP'nin taleplerinin de dolaylı yoldan ekleneceğini hatırlayalım. Böylece üretilen labirent formül "büyük koalisyon" diye pazarlanacak. Sonuç "ucube ötesi" koalisyon mühendisliği.