YSK üyelerine hakaret gerekçesiyle İBB Başkanı İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay hapis cezası kararı verildi.
İlk derece mahkemesinin kararının kesinleşmesi için istinaf ve Yargıtay süreçlerinin tamamlanması gerekiyor.
Bu iki aşamada da karar bozulabileceği için henüz İmamoğlu hakkında hapis ve siyasi yasak kesinleşmiş değil.
Ancak adı muhalefetin cumhurbaşkanı aday adayları arasında geçen İmamoğlu hakkındaki bu beklenmeyen karar şüphesiz siyasetin nabzını yükseltti.
2023 seçimlerine kadar İmamoğlu kararının kesinleşmesi beklenmese de seçim dönemi gündeminin sık konuşulan teması olacağı bariz.
***
Nitekim muhalefet Saraçhane'de önceki gün ve dün İmamoğlu'na destek için toplanarak "adalet" "hukuk" ve "demokrasi" kavramları etrafında bu kararı eleştiren söylemlerini yükselttiler.
Kararın açıklanacağı gün CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Almanya'da olması ve özel uçakla ülkeye dönmesi dikkatleri çekti.
Başka bir husus ise İP Genel Başkanı Akşener'in İmamoğlu'nun çağrısına uyarak İstanbul'a gitmesi ve İmamoğlu ile büyük bir sevinç ile kucaklaşması oldu.
İktidar cenahından gelen ilk açıklamalar ise kararın kesinleşmediği ve yargı sürecinde olduğuna yönelikti. Dün AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, devam eden yargı süreci üzerinden partisine karşı linç kampanyası düzenlendiğini, yargı kararlarının eleştirilebileceğini ancak muhalefetin komplolar üretilerek istismar siyasetine yöneldiğini söyledi.
AK Parti'nin vesayetle mücadele geçmişini hatırlatan Çelik, 6'lı masanın yargı sürecini kendi içindeki siyasi mühendislik çalışmaları için kullandığını öne sürdü ve ekledi: "Hiçbir siyasi mühendislik arayışı için Cumhurbaşkanımızı ve partimizi hedef almalarına müsaade etmeyiz... Biz millet iradesinden başka siyasi güç tanımayanların partisiyiz!" Muhalefet ve iktidarın tepkilerinden anladığımız, "milli irade" ve "demokrasi" tartışmasının yoğun ve sert polemiklerle birlikte cereyan edeceği bir iklime girdiğimizdir.
"Güçlendirilmiş parlamenter sistem" önerisi etrafında kampanya yürüten muhalefet, İmamoğlu kararı ile birlikte yeni bir siyasi heyecan oluşturmaya yöneldi.
Kısa vadede muhalefeti birleştiren bir yerde görülen bu karar orta vadede 6'lı masa içindeki ve CHP'deki çekişmeyi büyütebilir.
Zira İmamoğlu kendisine verilen desteği muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı olma yönünde kullanmaya başladı bile.
Bu kararı 10. Yıl Marşı'yla karşılayan CHP çevrelerinin Kılıçdaroğlu üzerinde "Hadi artık adayı belirleyin, İmamoğlu olsun" baskısı artacaktır.
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayı belirleme süreci etkilenmeyecek dese de bundan sonra mesele onun kontrolünden çıkabilir.
Böylece 6'lı masa, aday belirlemeyi öne çekmek zorunda kalabilir. Ya da tüm baskılara rağmen süreci eski sıralamayla götürür ve meselenin bugünkü hararetini kaybedebilir. Her halükârda 6'lı masa süreç yönetiminde hem bir imkân hem de bir meydan okuma ile karşı karşıya.
***
Medyada İmamoğlu rüzgârı estirmek isteyen çevreler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İBB Başkanlığı dönemi ile İmamoğlu'nun süreci arasında benzerlik kuruluyor.
Benzerlikten ziyade farklılıkların olduğu görüşündeyim.
Mahkeme kararlarının nitelikleri, siyasi şartlar, kişilikler ve süreç yönetimleri tümüyle farklı.
Tarih tekerrür etmiyor, her seferinde başka şekilde tecelli ediyor.
İmamoğlu kendi hikâyesini yazacak, bakalım nasıl yazacak.